M. Hanifi KILIÇ
Yaklaşık 35 yıllık meslek hayatımda sayısız şehit haberine tanıklık ettim. Her yazdığım şehit haberinde yüreğimden bir şeylerin koptuğunu hissettim. Çünkü vatan toprağına emanet ettiğimiz her yiğit bir yandan rütbelerin en büyüğü şehitliğe ulaşırken, bir yandan da yarım kalmış bir hikayenin kahramanıydı.
Kiminin evladı, kiminin eşi, bazen de henüz doğmamış bir yetimin babasıdır şehitlerimiz. Şubat ayından itibaren 10 evladını toprağa verdi Gaziantep. Kurtuluş Savaşımızın sembolü Gaziantep, İdlib’te en çok şehit veren il oldu şimdiye kadar.
Toprağı sularcasına kanlarını dökerek şehit oldular. Biz evlerimizde rahat uyurken onlar uykusuz nöbet tuttular, kahpe kurşunlara hedef oldular.
Vatan savunmasının sınırını Hatay’dan İdlib’e çeken Mehmetçik, kalleş saldırılarda kara toprağa düşerken bunu fırsat bilen “sözde” politikacılar ve sanal ortamların klavye kahramanları şehit kanları üzerinden siyaset üretme alçaklığına düştüler.
Bu ülke Kurtuluş Savaşı’nı bu şekilde kazanmadı. Kahpe tuzaklarla, kahpe kurşunlarla öldürüyorlar yiğitlerimizi ve öldürmeye devam da edecekler. Tıpkı 100 yıl önce olduğu gibi.
İktidar hırsı, makam, mevki, bu kadar mı önemli? İktidara muhalif olmak ve eleştirmek ile “devlet düşmanlığı” arasındaki çizgiyi bilerek ve koşarak geçenleri gördükçe yazık, hem de çok yazık demekten başka ne yapabiliyoruz.
Evet. Şehitler ölmez diyorlar, ama ölüyorlar. Her gün bir ocak sönüyor. Bir anne yüreği yanıyor, bir baba yüreği eriyor, bir eş yüreği yalnız kalıyor… Küçücük çocuklar babasız kalıyor… Ölmez diyorlar ama ölüyorlar. Çünkü; aslında bu ülkede şehit kanı üzerinden siyaset yaparak iktidar emeline kavuşmak isteyenler öldürüyor şehitlerimizi.
Ben siyasetin nasıl bu kadar çok kirlendiğini düşündükçe ölüyorum. Onlar vuruldukça nasıl ölmezler?
Vuruyorlar, kök salmamış fidanları kırıyorlar, toprağa düşürüyorlar. Yıkıyorlar hayallerini, hayallerimizi… Sevdiklerini yalnız bıraktırıyorlar. Suçları sadece vatanlarını sevmek olan, sevdiği için ölümü göze alan ve aslında ölümü öldüren Mehmetçik, kanıyla destanlar yazıyor, yüzyıllardır ataları gibi.
Mehmetçik şehit olarak suluyor toprağı gül kokan kanıyla. Vatan sağ olsun diyerek. Ve her sulayışlarında toprağa yeni tohumlar bırakarak…
Vatan sağ olsun. Ardınızda bıraktığınız anneleriniz, annelerimiz, babalarınız, babalarımız, evlatlarınız, evlatlarımız, eşleriniz, kardeşlerimiz olarak kalıyorlar. Vatan için toprağa düştüğünüzü bilip, vatanı koruyoruz. Tıpkı sizin yaptığınız gibi. Gözünüz arkada kalmasın. Vatan sağ olsun ve hep öyle olacak.
Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilal uğruna, ya Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!
Gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer.