Nurcan CEYRAN
Evet, evet delirdik fakat gören, duyan, anlayan yada fark eden yok…
Bu gün Sabah iyi haftalar diye güne başlama mesajları ile uyandım, inşallah iyi olur diye güne bismillah dedim…
İlk haber Gaziantep de intihar haberi ile uyandım kafasına silah ile ateş eden bir genç…
Ortalama 1 aydır küçücük bir çocuğun tüm ailesinin de içinde bulunduğu düşünülen bir katliam, eşini kurşuna dizen bir eş, ailesini katleden bir aile reisi, annesini bıçaklayıp annesinin cesedi ile günlerce evde yaşayan, babayı pompalı tüfek ile öldüren br evlat, ve dünyaya getirilen çocuklarının sorumluluklarını alamayan ebeveynler, sokak hayvanlarını saymak bile istemiyorum, onlara yapılan tecavüz, kuyruk kesme, ayak koparma, çenesini ayırıp öldürmek, tüyünü derisini yakmak, poşet içine canlı canlı koyup poşetin ağzını sıkıca kapatıp boğup öldürmek, derken sanırım bunları duymak, okumak bile psikolojiyi bozmaya yetiyor….
Son zamanlarda intihar maalesef arttı Gaziantep’te son 1 ayda 10 fazla intihar vakası olmuş.. Bu insanlar neden intihar ediyor, derdi nedir bir araştıran yok.. en ilginç olanı da geçtiğimiz haftalarda 16 yaşında bir kız çocuğu balkondan atlamıştı, bir çocuğun ne derdi olabilir ki, kredi borcu mu, iflas mı, ev geçindirmek mi, çoluk çocuk çilesi mi, tedavisi olmayan büyük bir hastalık yada uzuv noksanlığı mı elbette hayır dünyalar güzeli bir kız çocuğu…
Onu yada onları bu psikolojiye iten neydi, bu sadece Gaziantep de değil ülkenin tamamında farklı illerde farklı intihar ve cinayet vakaları…
Yoksulluk, ekonomik şartlar, işsizlik, aile içinde huzursuzluk ve gerginlikler ile gelen travma sonuçları bunlar…
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığı ve topluma hizmet etmesi gereken tüm kurumlar bunun için bi çalışma yapması gerekmiyor mu diye soracak oluyorum, sonra düşünüyorum, ülkenin hangi işi düzgün gidiyor ki, devenin boynu hesabı…
Avrupa bizi kıskanıyor diye nara atanlar, sanki çok iyi bir matah gibi söylenen, doğruluk payı neredeyse sıfır olan boş bir övünç göstergesi…
Lütfen artık birileri dönüp’ te toplum içindeki bu çıkmazın, infialin çaresini nedenini araştırsın.
Bir insan hele de gencecik nasıl da hayattan, yaşamaktan vazgeçer, gelecek planları olması gerekirken nasıl toprak altında gömülmeyi ister…
Ortalama 1 aydır Ölen narin kızımız ülke gündemine oturdu, bir çocuğu vahşice nasıl boğup da dereye suyun dibine gömmek kimin aklına gelir, nasıl gömülür, o çocuk ne yapmış olabilir, nasıl bir hata onun gencecik yaşamına son vermeyi gerektirir…
Adeta polisiye roman gibi, sanki mafyanın temizlik operasyon, yani o kadar insan. 1 çocuğun ölümünden nasıl nemalanmış olabilir, nasıl sorumlu olur, tutuklamalar, sorgulamalar, cezalar…
Üstelik bir ailenin tamamının da içinde olduğu idea edilerek varsayılan bir vaka…
Bunların hepsinin oturup düşünüldüğünde korkunç, vahşet, dehşet bir durum…
Biz neredeyiz, ne durumdayız kendimizi kaybettik tamam da yol gösterip elimizden tutan topluma uyan diyecek birileri neden yok acaba….
Biz mi yanlış yetiştirildik, yoksa biz mi yanlış yetiştirdik çocuklarımızı…
Sebep ne olursa olsun, sonuç aşikar…
Bu şekilde gözlemlenen bir milletin gencinin kendine hayrı yokken, hatta kendinden başlayıp, ailesinden devam eden zararları varken, millet için var olmalarını beklemiyorum artık…
Sabır taşı çatlama dan, koltuk ve iktidar derdini bir tarafa bırakıp, sadece devlet Yönetimindekiler değil herkesin elini taşın altına koyması gerekiyor…
Seyrederken bir gün o taşın da bizim de kafamıza geleceğini düşünmek gerekir…
Huzurlu bir toplum için sosyal devlet, vatan millet sevdalı duygularımız ile sabırlı bir şekilde herkesin herkese yardım elini uzatması gerekiyor…
Yoksa bizi kıskanan ülkeler çok kısa bir vakte kadar, birbirinizi öldürüp bitirmemizi beklemeden, tamamen yok olmadan gelip koltuklarımıza değil, evlerimize topraklarımıza, yerleşecek…
Gençlerimize sahip çıkıp, psikolojimizi koruyup, önce ailemizin sonra ülkemizin güzel yarınları için çaba sarf etmeliyiz