Nurcan CEYRAN
1938’de Atatürk ne büyük bir çığır açmış kadınların haklarını, eylemlerini, yapısal değişimi ile ilgili her şeyi ele alarak kadına, kadın olarak gerçek bir değer katmış.
Peki şimdi görseydi gözleri diye iç geçiriyorum bazen…
Kadına şiddet, kadının hak ve hukuksal kısıtlamaları, ahlâkî çöküntü ye sürüklenmesi derken yüreğimin kaldırmadığı daha nice başlıklar var.
Geçtiğimiz günlerde bir dizi çok dikkatimi çekti “SADAKATSİZ” yine kadındı aslında, evli bir erkek ve 2 kadını konu etmiş, Bir kadın yuvasını ayakta tutma mücadelesi verirken, diğer kadın kendine verilen umudun peşinde kazanma mücadelesi veriyor. Bu iki kadın arasında gayet pişkin, hiç kendinden ödün vermeyen, arsız, bir de adam konu edilmiş…
Kadınları kendi içlerinde savaşmaya iten, Her fırsatta Şiddet ile gündeme gelip kadına ya fiziksel, ya maddi, yada psikolojik eziyet eden erkek miydi acaba bütün suçlu diye düşünmeden edemedim aslında…
Yada haklarından bir haber kimliğini tanımayan, yada unutan, kendine yapılan ikincil olma statüsünü kabul eden kadın mıydı suçlu olan?
Üstte de söylediğim gibi Atatürk kadınlar için bir “MEDENİYET” yaratmış, şimdi gözleri görseydi acaba ne düşünürdü.
“Toplumsal çöküş” diye çok sık kullandığımız bir cümle var son günlerde.
Maalesef bunu yaşıyoruz sanırım. Cemal Süreyya’nın bir şiirinde kadın sessiz gider adlı şiiri aslında özümüzdeki kadını çok net anlatmış.
Kadın hep bir şeyler için savaşmış, babası ile, kocası ile erkek kardeş, oğlu vs ile ve hepsinde de sonuç kaybetse de, kazansa da genele bakıldığında hep bu savaştan çıktıktan sonra, verdiği mücadele, yorgunluk, kırgınlık fakat onurlu bir duruşla sessizce TERK ETMİŞ gitmiş.
Kadını kadın yapan çevresinde ki değer verdiği erkeğin yada erkeklerin (EŞ, SEVGİLİ, BABA, ABI, ERKEK KARDEŞ, YADA OĞLU) bunların sevgisi yada, umursamazlığıdır aslında kadını yüceltip başarıya taşıyan, yada çöküşüne sebep olan tek duygusal bağdır aslında güvendiği erkeğin verdiği hissiyat…
Türk tarihine bakıldığında Ata binen ok, silah kullanan kadın erkeğinin yanında güç ve destek abidesidir, erkeği ile savaşan, kazanan yada kaybeden sonuçta hep ER kişisi ile omuz omuza bir bireydi…
Kadın toplumun direğidir, ANA’dır, HATUN’dur, düzendir, namustur, şereftir.
Bu değerleri kaybetmemek için özümüz olan değerlere dönmek gerek çok geç olmadan.
Kadın topraktır ne eklersen onu verir. Toprak ile savaşmak , savaşana kaybettirir…
Zehirlediğin toprağın sana verim vermesini bekleyemezsin…
Kadın kendi özgürlüğü için dik duruşundan ödün vermez, onurlu duruşa devam ettiği sürece…
Erkeğin vazgeçilmezi olan bu büyü değer önemli ve kıymetli olduğu sürece sanırım bu kitap ortak yazılır!