Esra BÖLÜKBAŞI
“Her gün ulan bugün acaba ne olacak diye kalkıyoruz. Bu kadar da olmaz ki canım deyip yatıyoruz.” Uzun zamandır Ferhan Şensoy’un bu sözü dilimize pelesenk olmuş durumda.
Hatay’ın Samandağ ilçesindeki yangın haberi de “bu kadarı da yetmez mi?” dedirten cinsten.
Derme çatma bir prefabrikte üç çocuğuyla yaşam mücadelesi veren bir anne çıkan yangından üç çocuğundan yalnızca birini kurtarabildi, diğer iki çocuğu ise yanarak can verdi.
Depremin üzerinden yaklaşık 11 ay geçmiş olmasına rağmen hiçbir şey yoluna girmiş değil. Hala insanlar çadırlarda, derme çatma barakalarda hayatta kalmaya çalışıyor. Temizlik, beslenme, barınma kısacası insani hiçbir gereksinim yok.
Hatay’da yaraların sarılması, depremin izlerinin silinmesi için daha ne kadar zamana ihtiyaç var? Asrın Felaketi olarak nitelendirilen depremin mağdurlarının artık normal hayata dönmesi için daha ne olması lazım?..
Neden diye soruyor musunuz kendinize?
Bölge halkının avaz avaz yardım çağrılarına neden kulak tıkıyorsunuz?
Neden ülkenin gündeminde bu insani ayıp yok?
Filistin’deki savaşa ağlayalım ve hep beraber İsrail’i boykot edelim.. Suudilerin futbolcularımıza yaptığı terbiyesizliğe tepki gösterelim. Atamıza kimseye dil uzattırmayalım. Şehitlerimize ağlayalım hatta ağlamakla kalmayıp yüksek sesle nefesimizin yettiği kadar hesap soralım “nasıl koruyamadınız evlatlarımızı?” diye. Bunlar engel değil ki Hatay’ı gündemde tutmaya.
Yüzde sekseni yıkılan Hatay’ın yaralarının sarılmasının toplumsal dayanışma ve milli birlik için büyük önem taşıdığı aşikar. Mevcut yaklaşımla Hatay’ın sorunları çözülmez. Yerel seçimlerin gündem olduğu bu günlerde hastalığın kol gezdiği toplu yaşam alanları daha etkili sağlık imkanlarına kavuşmalı. Eğitim, öğretimin aksamasının önüne geçilmeli. Bölgenin sağlıklı yapılanması için gerekli etütler yapılmalı ve ivedilikle hayata geçirilmeli aksi halde Hatay’dan oy istemeye yüzünüz olmaz.
Atatürk’ün “Hatay, benim şahsi meselemdir” sözüne ithafen diyoruz ki.. “Hatay, Türkiye’nin meselesidir”