Sezin KILIÇ
Türkiye, Gaziantep’te 2 aylık bebeğini acımasızca döverken eşi tarafından cep telefonuyla gizlice kaydedilen, görüntülerin sosyal medyada yayınlanmasının hemen ardından gözaltına alınarak tutuklanan cani babayı konuşuyor. Ama annenin rolü hiç sorgulanmıyor.
Gaziantep’te fabrika işçisi Yunus Göç, Kahvelipınar Mahallesi’ndeki evinde ağlayan 2 aylık oğlu Cihan’ı darp etti. Bu insanlık dışı olayın kamuoyuna yansıması ve cani babanın tutuklanmasına yol açan gelişmeleri anne Semra Göç sağladı.
Bebeğe şiddetin görüntülerinin sosyal medyada tepkiye yol açtığı olayın ardından gözaltına alınan Yunus Göç, tutuklandı. Beyin kanaması geçiren Cihan bebek ise kaldırıldığı hastanede yoğun bakım ünitesinde tedaviye alındı. Tutuklanan Yunus Göç emniyetteki ifadesinde bebeğine ağladığı için şiddet uyguladığını kabul ederek, ”Çocuğu mama vermek için kucağıma aldım. Mama vereceğim esnada ağlamaya başladı. Daha önce hiç şiddet uygulamamıştım. Ağlamaya başlayınca bir anlık sinirle onu darp ettim. Pişmanım” dedi.
Peki ya 2 aylık bebeğinin defalarca dövülmesine ve buna bağlı olarak beyin kanaması geçirerek yoğun bakımda tedaviye alınmasına şahit olan anneye ne demeli?
Aslında anne Semra Göç de aynı zamanda bir şiddet mağduru…
Daha önce defalarca koca şiddeti yaşayan Semra, her seferinde aile büyüklerinin de araya girmesiyle bir kez daha kocasının yanına dönüyor.
Ancak bardağı taşıran son damla Cihan bebeğin Türkiye’yi de ayağa kaldıran baba şiddeti görüntüleri oldu. Gerçekten de o görüntüleri izleyen herkesin kanı dondu, milyonlar babaya lanet okurken, gözyaşları Cihan bebek için aktı. Ancak, şiddetin en yakın tanığı annenin bu kadar zaman beklemiş olması da kafalarda soru işareti oluşturdu.
Elbette Cihan bebeğin yaşadığı fiziksel travmanın yanısıra anne Semra’nın yaşadığı psikolojik travmayı da göz ardı etmeden bazı sorular da kamuoyunda cevap bekliyor.
Annenin ifadesine göre; Cihan bebek doğduğu günden bu yana babası denilen insanlık dışı yaratık tarafından sürekli dövülmüş.. Bu şiddetin dozu o kadar yüksek ki zavallı bebek beyin kanaması teşhisiyle günlerdir yoğun bakım servisinde tedavi görüyor.
Bir anne neden bu kadar zaman bekler?
Bir anne, sırf “elimde kanıt olsun” diye bebeğinin bu kadar şiddet görmesine yaklaşık 2 ay boyunca sessiz kalabilir mi?
Bir anne, o görüntüler olmadan da bebeğini en yakın sağlık kuruluşuna götürüp şikayetçi olamaz mıydı?
Bir anne, sadece “suç benim üzerime kalır” endişesiyle bu şiddetin 50 gün sürmesine göz yumar mı?
Eşinden korktuğu gerekçesiyle sessiz kaldığını ve olayı delillendirmeye çalıştığını öne süren anne daha önce evinden ayrılıp kendi ailesine sığındığında ve eşine uzaklaştırma kararı aldırtıp, boşanma davası açtığında da korkmuş muydu?
Sorular, sorular ve yine sorular insanın beynini kurcalıyor.
Benim önerim iyileşmesinin hemen ardından Cihan bebeğin ve Göç ailesinin diğer çocuğunun da, soruşturma ve yargı süreci bitene kadar anneden de uzak tutularak, devlet korumasına alınmasıdır.