Amerika’da bulunan Wayne State Üniversitesi’nde yapılan ve 17 ülkeyi kapsayan araştırmanın sonuçları şaşırttı. Araştırmaya göre, evli bireyler evli olmayanlara oranla 3,4 kat daha mutlu. Dünya’da durum böyle iken Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileri de Türkiye’de evlilik sonrası insanların mutluluk düzeyinin düştüğünü gösterdi. 0-5 yıl arasındaki evliliklerin ‘yeni evli’ olarak tanımlandığını belirten İstanbul Gelişim Üniversitesi’nden Psikiyatrist Onur Okan Demirci, “Evlilik süresi uzadıkça mutsuzluk oranları da giderek artmaya başlıyor. 0-5 yıl arasındaki evliliklerde boşanma oranlarına bakıldığı zaman aslında yüksek görünüyor. Fakat bunu mutlulukla bağdaştıramıyoruz” dedi.
“DEDİKODU ORTAMI ÇOK FAZLA”
Evli insanların mutsuz olmasının temel sebeplerinden birinin toplumun sosyokültürel yapısı olduğuna vurgulayan Demirci, “Türkiye’de iki kişi evlendiğinde bu evlilik sadece iki kişi arasında kalmıyor. Aileler de birbirleriyle evlenmeye başlıyor. Aile kavramı bizde geniş bir kavram olduğu için ‘dedikodu’ ortamının oluşma ihtimali çok daha fazla. Böyle olunca çiftler üzerindeki baskı artmaya başlıyor. Çiftler kendilerini bu baskıyla birlikte kısıtlamaya, sınırlamaya ve birbirlerinin üzerinde hakimiyet kurmaya başlıyor. Bu hakimiyet neticesinde özgürlük alanları kısıtlanıyor. Doğal olarak insanın özgürlük alanı kısıtlandığı için mutluluk seviyesi de düşüyor. Temelde ana neden olarak bu görünmekte” ifadelerini kullandı.
“MUTLULUK KAVRAMINI DOĞRU TANIMLAMALIYIZ”
Psikiyatrist Demirci, mutluluğun çok geniş bir kavram olduğuna dikkat çekerek, mutluluğun genellikle tanımlanamadığını ifade etti.
Mutluluğu keyif ve haz almak, sakin ve huzurlu hayat, az stres gibi bileşenlere ayırmak gerektiğini söyleyen Demirci, “Madde madde ayırdığımız zaman daha kolay olur. Daha az stresli bir hayat yaşamak için de büyük şehirlerden uzak durmamız, daha huzurlu bir iş ortamımızın olması, daha az çalışma gibi şeyler gerekiyor. Ailenin çocuklar üzerindeki koruyucu ve otoriter baskısının belki de rahatlaması gerekiyor. Kişinin haz alabileceği etkinlikleri daha fazla yapabiliyor olması gerekiyor. Sportif faaliyet, hobiler olabilir. Maddi bir gücün de olması gerekiyor: Bu yapıları temelde düzeltmeye başlarsak mutluluk kavramından da bahsetmeye başlayabiliriz” diye konuştu.
“BASKI, MUTSUZLUĞA SÜRÜKLÜYOR”
Yeni evli çiftlerde mutluluk oranlarının daha yüksek olduğuna vurgu yapan Demirci, baskının gelmesiyle birlikte çiftlerin kendini kafese kapılmış şekilde hissettiğini dile getirdi.
Demirci, sözlerine şöyle devam etti:
“Bu histen kurtulabileceğiniz hissini taşımaya başlarken zaman içinde artık o ümit azalmaya başlıyor. Kurtulamayacağınızı kabullendiğiniz zaman artık düşmeye, çökmeye ve mutsuzlaşmaya başlıyorsunuz. Bu nedenle evlilik süresi uzadıkça mutsuzluk oranları da giderek artmaya başlamakta. 0-5 yıl arasındaki evliliklerde boşanma oranlarına bakıldığı zaman aslında yüksek görünüyor. Fakat bunu mutlulukla bağdaştıramıyoruz. Kişi anlaşamıyor, birbirini yeni tanımışken yol yakınken ayrılıyor. 5-10 yıl arasındaki ilişkilerde boşanmalar biraz daha zorlaşmaya başlıyor ama mutsuzluk seviyesi giderek artmaya başlıyor. Kişi ne kadar uzun süre evli kalırsa mutsuzluğu o kadar artıyor. Mutsuzluğu artıyor ancak boşanması bir o kadar zorlaşmaya başlıyor. Burada alışkanlık, bağlılık ve bağımlılık kavramları ön plana çıkıyor. Kişi ne kadar uzun süre hayatta bir şey kaybederse o kaybettiği şey telafi edebileceğini daha zor düşünüyor. 30 yıllık bir evlilikte eğer ayrılırsanız, bu 30 yılı kayıp gibi göreceğiniz için kişi 30 yılı göze alamıyor. Bu nedenle evlilik süresi uzadıkça boşanma oranlarında azalma meydana geliyor.”
MUTLU EVLİLİK İÇİN TAVSİYELER
Psikiyatrist Onur Okan Demirci, mutlu evlilik için yapılması gerekenleri ise şöyle sıraladı:
“Öncelikle bu hayatların kendileri olduğuna, dışarıdan başkasının müdahalesi ile ilerlememesi gerektiğine karar vermeliler ve ilişkilerine kimseyi müdahale ettirmemeliler. Aynı zamanda kendi ilişkileri içinde de özgür olabilmeyi bilmeliler. Evliliği iki kişi birmiş gibi anlıyoruz. Aslında böyle bir kavram yok, iki kişi asla bir olamazlar. Herkesin kendine ayrı zevkleri, keyifleri, ortamı olmak zorundadır. Bir taraf diğer tarafa müsaade etmezse diğer tarafta intikam almak için öbür tarafa müsaade etmeyecek ve bu kısır döngüyle birbirlerini kısıtlama yoluna gidecekler. Böyle bir durumda evlilik biter, bitmese bile mutsuzluğun artmasına doğru ilerlemeye başlar. O yüzden çiftler birbirlerini rahat bırakırlarsa ilişki çok daha keyifli bir hal alacaktır.”
Kaynak : DHA gokce.karakose@dha.com.tr (Gökçe Karaköse)