Nurcan CEYRAN
Hepimizin beklediği malûm seçimlere az kaldı, büyük bir heyecan ile herkes,, herkese ricacı, ikna yolunda, eleştiriler havada uçuşuyor, bezen tartışma moduna taşınıyor, bilenler bilmeyenler anlatma yolunda, herkesin kendine göre bir doğrusu var sonuç itibariyle bildiğini savunuyor ve o emin olduğu taraf kazansın istiyor….
Siyaset, politika toplum gözünde birazda ikili oynamak manası taşıyan bir eylem, siyasetçi ol, politik davran, ön plana çıkma gibi deyimlerle aslında biraz daha ılıman yaklaşmak gerektiği konusunda insanları da uyaran bir cümle….
Dünkü Sinan Oğan’ın aracının taşlanması ve Ekrem İmamoğlu’nun otobüsünün taşlanması , o kadar insanın yara alması kan dökülmesi, hangi siyasi bakışa sığar acaba çok merak ediyorum….
Özellikle de sözde lider olan kişilerin, o kadar insanı sokağa dökmek için düğmeye basması ne kadar doğru, yada bir parti liderine yada mensuplarına yakışır bilinmez…
Hekesin doğrusu kendine elbette, bu ülkede, birbirine küfür eden, hakaret eden, liderlerin bir anda kanka olmasıyla, bazı ideolojilerin bin parçaya bölündüğü.
Kendi ideolojilerinin varlığını sürdürmek adına yeni çatılar kurmak istemesi, oralarda da yapılan müdahaleler sonucunda maalesef bir ideolojinin büyük bir kitlesi tarumar oldu…
Belli bir kimliği olan bu gurubun tek varlık sebebi, elbette, vatan, bayrak, devlet, ve içinde Halk da var olan, halkına zarar vermemek korumak olan ilkelerini birilerinin baskısı ile yaralamak taaa en baştan yetiştirilme alanları pişmek kavramının anlatıldığı çatıda anlatılır…
Bu ülkeyi kimse keyfine göre yönetmeye çalışamaz, birilerinin koltukta daha fazla oturması için fedailigini yapamaz, Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir ülke, kimse kimseyi frenleyemez, mafyavari bir yaklaşım ile kimse başka bir kimseye oy devsiremez.
Velev ki, liderinden habersiz gençlerin kendi kafasına hareket ettiği (ki bu mümkün değil) durumda, o gençleri frenleyip, tekrar vizyon düzeltme yoluna gidilebilirdi…
Milletimiz çok zeki herşeyin farkında ve hata yapanın gözünün yaşına bakmayacak kadar da cesurca sandığı beklemekte…
Her parti Kendi için çalışmalı, doğru, ilkeli, vatanperver, Devletçi, Milliyetçi, Halkçı olmalı ki çatısında daha çok kitleyi toplayabilsin…
Şiddetin varlığı hiç kimseye birşey kazandırmaz, bilâkis kaybettirir, küçük bir çocuğun göz yaşlarıyla, burnunu patlatmak, yaşlı bir amcanın kafasından aldığı taş darbesi ile kan kaybeden bir ülke, kanı döken yada sebep olan kim olursa olsun, o tarafa elbette ılıman bir yaklaşım gösterilmez…
Bazı siyasilerin kasetlerinin seçim sürecinde çıkması, bir İçişleri bakanının TV’de “Falancanın ses kasetleri var” demesi ve bu ülkede yaşayan şahsım adına bir vatandaş olarak dinleniyor, gözetleniyor olmanın verdiği tedirginlik, o ülkenin en güvenilmesi gereken kişinin ağzından duyulunca vatandaşın kendini ne kadar güvende hissettiği tartışılır oldu…
Türkiye’de belki de ilk defa böyle bir seçim olacak, insanların sabrını koruması, elinden geldiği kadar, en tepedekilerin verdiği kan dökün, emrini verenlerin kazanmadigi. Ülkesi için çıkarsız emek için mücadele eden siyasi çatının yanında olarak bu süreçten sağ salim çıkmalıdır…
Her zaman Birlik beraberlik, barış ve huzuru aşılayan taraf kazanır, ve kazanmalı, duyarlı olmak, sakin olmak hepimizin en ulvi görevi,
Türkiye Cumhuriyeti için en doğru Parti’nin kazanması, vatanımıza milletimize barış ve huzur getirmesi temennisi ile,, dünkü olaylara mahal veren ve sebep olan herkesi en içten dileklerimle KINIYORUM…