BÜYÜK BİR DÜNYA LİDERİNİN MİRASI; 29 EKİM VE UNUTULAN DEĞERLER…

0
30

Nurcan CEYRAN

“Cumhuriyet” Bir milletin küllerinden yeniden doğduğu, esareti reddedip bağımsızlığı kutsal saydığı en büyük devrim, ve bu devrimin adı: Mustafa Kemal Atatürk’tür. O yalnızca bir komutan, bir devlet adamı değil; çağını aşan bir aklın, kararlılığın ve insanlık onurunun simgesiydi. Dünyanın bütün mazlum ulusları ondan ilham aldı. Sömürge zincirlerini kırmak isteyen her halk, Anadolu’da yanan o ışığı kendine rehber bildi.
Atatürk, kazandığı savaşlarla değil; kurduğu sistemle, inşa ettiği Cumhuriyet’le büyüktür. Savaş meydanlarında kazanan çoktur, ama barışın kalıcılığını sağlayan çok azdır. O, yıkılmış bir imparatorluğun küllerinden akla, bilime, kadın-erkek eşitliğine dayalı yepyeni bir devlet kurdu. Kadına seçme hakkı veren ilk liderlerden biri olarak, dünyanın yüzüne şu gerçeği haykırdı: “Toplumun yarısı zincirliyken, diğer yarısı özgür olamaz.”
Bugün, 29 Ekim’de, bizlere düşen görev yalnızca bayrak sallamak, marş söylemek değil; Atatürk’ün kurduğu o sistemin ruhunu, vicdanını ve ilkelerini yaşatmaktır. Çünkü o Cumhuriyet, bir tören günü değil; bir karakter meselesidir.
Ne yazık ki bugün, Atatürk’ün emaneti olan Cumhuriyet’in omurgası çatırdıyor. Yalakalığın liyakatin önüne geçtiği, adaletin sessizliğe gömüldüğü, kadının yeniden görünmez kılındığı bir çağdayız. Bir zamanlar bilimin ışığında yürüyen bu millet, şimdi karanlıkta yön arar hale getirildi. Cumhuriyet’in çocukları, kendi ülkesinde kendi geleceğine yabancılaştırılıyor.
Oysa Atatürk, “Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır; fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır,” derken bu ülkenin temellerini sarsılmaz bir inanca emanet etmişti. Bugün o inanç, kimilerinin çıkar hırsına, kimilerinin koltuk tutkusuna kurban ediliyor. Ama unutmamak gerekir: Cumhuriyet’i korumak da, ihanetini görmek de halkın elindedir.
29 Ekim, bir hatırlatma günüdür. Atatürk’ü sadece anmak değil; anlamak, onun vizyonuna sahip çıkmaktır. Çünkü o, yalnızca bir yüzyılın değil, insanlığın vicdanına kazınmış bir liderdir. Dünyanın neresinde adalet, özgürlük, eşitlik kelimeleri yankılanıyorsa, orada Atatürk’ün sesi vardır.
Bugün hâlâ dimdik ayakta kalabilmemizin nedeni, onun bıraktığı mirastır. O mirasın adı:
Cumhuriyet.
Ve Cumhuriyet, hâlâ Atatürk’ün sesinden fısıldar:
“Ey Türk milleti! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur.”
Yurtdışında Atatürk’e Verilen Değer
Atatürk yalnızca Türk milletinin değil, dünyanın da saygı duyduğu bir liderdir. Bugün birçok ülkede onun adına yapılmış anıtlar, heykeller ve parklar bulunmaktadır. Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de, Amerika Birleşik Devletleri’nde Washington D.C.’de, Yeni Zelanda’da Wellington yakınlarında, Kazakistan’ın Almatı kentinde ve Meksika’nın başkenti Meksiko’da Atatürk anıtları yer almaktadır. Ayrıca bazı Avrupa ülkelerinde ve Güney Amerika şehirlerinde de Atatürk’ün büstleri bulunmaktadır. Bu, bir liderin yalnızca kendi milletine değil, insanlığa da ışık tuttuğunun en somut kanıtıdır.
Atatürk’ün adı yalnızca meydanlarda değil, eğitimde de yaşatılıyor. Japonya, Azerbaycan, Makedonya, Arnavutluk, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve çeşitli Avrupa ülkelerindeki okullarda Atatürk’ün devrimleri, laiklik anlayışı ve barışçıl dış politikası ders kitaplarında işleniyor. Hakkında yazılan akademik tezler, Birleşmiş Milletler arşivlerine kadar girmiş durumda.
Çünkü dünya, onu yalnız bir asker olarak değil, savaş sonrası barış inşa edebilen nadir bir devlet adamı olarak tanıyor. Onun vizyonu; “Yurtta sulh, cihanda sulh” ilkesiyle tüm insanlığa örnek olmaya devam ediyor.
Ve biz, bu topraklarda doğan her bir yurttaş olarak, bu mirasın koruyucusuyuz. Cumhuriyet’i kutlamak, bir bayramdan fazlasıdır; bir sorumluluktur. Çünkü Atatürk, yalnız bir yüzyılı değil, tüm insanlığın vicdanını aydınlatan bir liderdir….
Ne mutlu bize ki böyle Güzel bayramları hediye eder bir ataya sahibiz, ve ne mutlu bize ki 29 Ekim gibi ulusal egemenlik ve Zafer bayramına sahibi. Bu özel ve güzel günümüzün bilincinde olan, kutlayan ve kutlatma gayreti olan, bu alışkanlığı asla bırakmadan, bıraktırmayan, Türk vatandaşlarının bu özel Bayramı kutlu olsun.
Ne mutlu Türküm diyene…
İyi haftalar diliyorum….

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz