Nurcan CEYRAN
40 yıl düşünsem bunlar olamaz diye söyleneceğim aklıma gelmezdi…
Bu ülke Habur rezaletini de yaşadı, çadır mahkemelerini de izledi, Türk askerlerinin, PKK destekçileri tarafından yuhalamasını da seyretti.
Ya hendek olayları? O illerdeki devlet erkânı hiç mi görmedi, duymadı? Evlerinin önlerini kazmış, savaşa hazırlanır gibi kumdan siper duvarları yapmışlardı. Devletimiz yok sayılmış fakat özel harekâtçı polislerimiz, askerlerimizin gece gündüz çalışıp vatanım deyişi ile yapılan kalleşlik yerle bir edildi…
Bunları yaşadı bu ülke gördük…
Ya seçimlerde Türkiye’nin resmi kanalı TRT’de PKK’nın sözde liderinin kardeşinin TRT ekranlarında açıklamasının yayınlanması bunlar seyrederken, okur yazarken, arkadaşlarım ile paylaşıp daha derinden takip etmeye çalışırken göğüslerini yumruklayarak dizilerine vuran milyonların içindeki vatandaşlardan sadece biriydim bende…
Ya şimdi, ya şimdi, madem el sıkışacaktiniz it dediğimiz dağdaki o soysuzlarla, o körpecik çocukları niye ateş altına atıldılar.
Çoğu 18, 28 yaş arası hayatını yaşamamış, gençliğinin baharında, gün görmemiş çoğunun ağzı süt kokan yavruların hayatları kanlara belendi…
Ya aileler, hangi ananin gönlü razı gelir, şehit verdiği çocuğu için vatan sağolsun dediler…
Oğlunu vuranlarin, kirli ayakkabılar ile mecliste olmalarını hazmedemezken,
Vatanı bu kalleşlere bırakıp, yön vermelerini bekleyip, şartlarını dinleyip, TV karşısında izlemeyi hangi şehit anasının yüreği kaldırabilir…
Sucuk gibi dizilmiş PKK sözcüklerini ekran da izlemeyi yüreğimiz olmazken, nasıl kabullenilir onların talepleri, yada talepte bulunuyor olma cüretleri…
O Analar;
Yavrularını, vatana emanet etti, orduya, devletine emanet etti, o emanetler pisi pisine ölecekse neden vatan için deyip de teselli ettiniz telkin verdiniz…
PKK terör örgütüne konuşma hakkı vermek, mektubunu ekran önünde okutup, temsilcilerine konuşma hakkı tanımak o ülkeyi itibarsızlaştırmak demek değil midir….
Demokrasi bir ülke içinde fırsat eşitliğini sunabilmektir…
Hangi eşitlikten muaf olmuşlar…
Hakim, savcı olan Kürt arkadaşlarımız var, başbakanlar, milletvekilleri hatta meclise Kürt kardeşlerimizi temsil eden, partilere yer vermiş bir ülkeyiz, Türkiye’nin 4 bir tarafında üniversite kazanan hangi öğrenciye sen Kürt, Laz, Çerkez yada Alevi-Sünni’sin denilmiş…
Bu nasıl bir barış çağrısı,, kan dökerek barış istiyorum diyen adamın dürüstlüğünden şüphe ederim ben…
Orduma, askerime silah dogrultan kan döken TERÖR ÖRGÜTÜ ile nasıl uzlaşı düşünülür…
Benim komşum Kürt, evinden çıkıp dışarı giderken bazen anahtarımi veriyorum ki tamirci işini yapsın, ben evde yokken Tamir işim aksamasın,,, yine aynı komşum eve geç gelecek olduğunda okuldan gelen çocuğunu almamı soyler…
Pardon da, biz çok iyi anlaşırken, kim bizlerin adına ahkâm kesiyor…
Sehit başkan, Muhsin Yazıcıoğlu’nun dediği gibi….
Terörle, teröristle pazarlık olmaz, kafasına sıkarsın, ne terör, ne de terörist kalır demişti (mekanı cennet olsun)
