Nurcan CEYRAN
Türkiye gündemi malum: seçim, ittifaklar, koalisyon ve vatandaşın nabzı…
14 Mayıs’taki malum seçimde 88.92’ye ulaşan bir oy kullanma oranı olmuş…
Bu da şu demek oluyor, belli ki, ya gidişattan memnun olmayıp mevcut düzenin değişmesini istiyor, ya da yanında olmak istediği tarafı desteklemek için hasta yatağından çıkıp, ya da benim halam gibi ta Fransa’dan Türkiye’ye oy kullanmak için apar topar Türkiye ye gelmiş olmak bu durumun sıkı bir çekişmeli seçim olacağını ortaya koyuyor….
Siyaset bazen “Kirli siyaset” diye adlandırılıp, kirli diye bakılır. Siyasetçilere güvensizlik duygusu hâkimdir. Çünkü vatandaşa göre koltuk derdinde olanın, ideolojik görüşte olandan daha çok olduğu düşünülür.
Bazen de, halkın sözcüsü, yada elçisi gözü ile bakılıp, arz ve taleplerin yerine getirilmesi için devlet ile vatandaş arasındaki köprü olan taraftır…
Terörü destekleyen, milli duyguları ağır basan milliyetçiler, aşırı muhafazakar kesim ve baş örtüsünü sıkıntı eden, komünist kesim, PKK destekçisi derken oldukça kozmopolit bir meclise hakim olduğumuzu biliyoruz.
Bu güne kadar milliyetçiliği ayakları altına alanların yanında milliyetçilerin yer alması, terörün olduğu yerde asla bulunmam diyenlerin terör ile birlikte kendilerini de bulunduğu bir ittifakta yer alması çok enteresan oldu gerçekten.
Demokrasinin var olduğu bir ülkede elbette fikirlerin bir birine karışma ihtimali var, fakat bu kadar Arap saçına dönmesi ile çözülür bir düğüm olmadı gerçekten….
Milliyetçiyim diyen kesim onlarca parçaya bölündü, muhafazakar kesim, yokluk, açlık, pahalılık yüzünden onlarda yine onlar da keza paramparça oldu….
Bu durumda yapılması gereken elbette belli başlı başlıklara kesinlikle dikkat edip, Atatürk çizgisinden ayrılmamaktır.
Şu anki mevcut durumu en iyi anlatan, yol gösteren yıllar önce ön görülmüş bir hitabe var. ATATÜRK’ÜN GENÇLİĞE HİTABESİ bunu herkesin bi kere bu süre içinde ezberinde bile olsa bir kere daha okumasında fayda var diye düşünüyorum.
Anayasanın ilk 4 maddesinin değiştirilmemesi, hatta bunun teklif bile edilmez oluşunu korumak.
Devlete ve millete zarar veren terör örgütleri ile kesinlikle bağlantı kurmamış yada kurmayacak olması.
Toplumu onlar, bizler diye ayrıştırılmaması, örneğin iş arayan gençlerin bizim partiye kayıt yaptır gel diyen gibi bütünlük sağlayamayan bölücü yaklaşan tarafın tercih edilmemesi.
Her şeyden önce artık bir değişiklik yolunda ilerlemenin ülke için bir yenilik olması gerektiği kanaatinde olmalıyız diye düşünüyorum…
Kocaman bir ülke olarak nerdeyse depresyonda gibiyiz, işsizlik, pahalılık, kira artışları, faturalar altında ezilen halkın bir nefes alması için, belki deyip, başka bir tercih yolunda gitmenin daha doğru olacağı kanaatindeyim.
Fikir ve ideolojinin birbirine girdiği bu süreçte, belki de artık iyi yada kötü yönetici diye ayrım yapılır…
Olması gereken de bu bence, faşist, solcu, sağcı, komünist , terör gibi yaftalarda ortadan kalkar, sonuçta bu kelimelerin hepsi birbirine girmedi mi? Elbette birbirine girip karıştı, 6’lı koalisyon, 4’lü koalisyon derken her farklı görüş, tek çatıda tek vücut oldu.
Tabi Kendi çıkarları doğrultusunda, bakanlık, koltuk paylaşımları ile…
Umarım bundan sonrası halk için doğru kişiler ve doğru hamleler ile vatana millete hayırlı olur…