Sanal kumarın karanlık yüzü! Bağımlılarını intihara sürüklüyor!

0
93

Sanal kumar bağımlılığı, teknolojinin gelişmesiyle birlikte tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de giderek artan bir halk sağlığı sorununa dönüşüyor. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre; son bir yılda dünya genelinde yetişkinlerin yüzde 46,2’si ve ergenlerin yüzde 17,9’u en az bir kez kumar oynadı. Çevrim içi casinolar ve mobil uygulamalar aracılığıyla oynanan sanal bahisler kontrolsüzce artarken bağımlılıklar genç yaşlara kadar indi.

Son yıllarda tüm dünyada olduğu gibi ülke genelinde ve Gaziantep’te de yaygınlaşan online bahis, slot makineleri ve canlı casinolar yalnızca maddi çöküşe değil, ağır psikolojik sorunlara, intihar düşüncelerine ve aile içi yıkımlara yol açıyor. Uzmanlar, kumar bağımlılığına ilişkin çarpıcı veriler ve derinlemesine analizlerle toplumun gizli yarasına dikkat çekiyor.
Kumar Her Yerde, Herkesin Elinin Altında!
Prof. Dr. Kültegin Ögel, sanal ortamda oynanan kumar ve bahis oyunlarının yalnızca eğlencelik bir aktivite değil, ciddi bir bağımlılık riski taşıdığını belirtiyor. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) verilerine göre; son bir yıl içinde dünya genelinde yetişkinlerin yüzde 46,2’si ve ergenlerin yüzde 17,9’u en az bir kez kumar oynadı. Yetişkinlerde kumar bağımlılığı oranı ise yüzde 0,1 ile yüzde 5,8 arasında değişiyor. Çevrim içi casinolar, slot makineleri ve mobil uygulamalar aracılığıyla oynanan sanal bahisler, kontrolsüzce artıyor. Türkiye’de de dijital erişimin kolaylaşmasıyla bağımlılıklar genç yaşlara kadar iniyor.
“Kumarın psikolojik etkileri, sadece kayıplarla sınırlı değil” diyen Prof. Dr. Ögel; “kumar bağımlılarının yüzde 50’sinden fazlası yaşamlarının bir döneminde intiharı düşünüyor. Bu bireylerin yüzde 17–20’si intihar girişiminde bulunmuş durumda. Bu oran, genel toplumda görülen intihar girişim oranının 5–10 katı” olduğunu belirtiyor.
Bağımlılıkla birlikte bireyde kontrol kaybı, sosyal izolasyon, finansal çöküş, depresyon ve suçluluk duyguları gelişiyor. Prof. Dr. Ögel:“Yaklaşık dörtte biri en az bir kez intihar girişiminde bulunuyor. Bu, kumar bağımlılığının ciddiyetini ve karmaşıklığını açıkça ortaya koyuyor.”
Her ne kadar tüm bağımlılıklar ortak bir biyolojik zeminde buluşsa da kumar bağımlılığı madde bağımlılıklarından önemli farklarla ayrışıyor. Prof. Dr. Ögel bu ayrımı şöyle açıklıyor: “Kumar bağımlılığı, DSM-5’te madde kullanım bozuklukları başlığı altında yer alan tek davranışsal bağımlılıktır. Fiziksel yoksunluk değil; huzursuzluk, anksiyete ve kazanma arzusu gibi psikolojik belirtiler öne çıkar.” Ayrıca, kumarda “soyut ödül beklentisi” bireyin gerçeklik algısını bozabiliyor. Kumar bağımlılarında prefrontal korteks işlevselliği azalırken, dürtüsel kararlar alan limbik sistem baskın hale geliyor. “Neredeyse kazandım” gibi yanıltıcı deneyimler de risk alma davranışını sürekli olarak tetikliyor.
Kimler Daha Riskli? Yaş ve Cinsiyet Farklılığı Ne Diyor?
Klinik Psikolog Elif Sena Özata’ya göre, kumar bağımlılığı en sık 18–35 yaş arasında ortaya çıkıyor. Gençler, orta yaşa kıyasla 1,5 kat daha yüksek kumar eğilimi gösteriyor. Cinsiyet farkı ise dikkat çekici: “Erkeklerde kumar bağımlılığı oranı kadınlara göre 3–4 kat daha fazla. Ancak kadınlar bir kez başladıktan sonra bağımlılığa daha hızlı ve keskin bir şekilde sürüklenebiliyor.”
Türkiye’de kumar bağımlılığı oranı yüzde 1,41, riskli davranış oranı ise yüzde 8,7. Ancak verilerin eksik bildirilmesi nedeniyle bu oranların gerçekte daha yüksek olduğu düşünülüyor.
Aileler ne yapmalı? İyileşme Süreci nasıl Desteklenir?
Klinik Psikolog Elif Sena Özata, kumar bağımlılığının yalnızca bireyi değil, ailesini de etkilediğini belirterek ailelerin sürece aktif olarak dahil olması gerektiğini söylüyor:
Kumar borçlarını kapatmayın. Bu davranış, bağımlılığı pekiştirir.
Sadece bağımlı bireye odaklanmayın. Diğer aile üyelerine de vakit ayırın.
Kendi psikolojik destek sürecinizi başlatın.
Grup terapilerine katılarak dayanışma hissini güçlendirin.
“Bağımlılık tedavisi uzun, zorlu ama umut dolu bir süreçtir. Ailenin bilinçli desteği tedavinin gidişatını olumlu yönde etkiler.”
Bağımlılığın Kökeni: Genetik mi, Çevre mi?
Kumar bağımlılığının yalnızca bireysel seçimlerle açıklanamayacağını belirten Özata; biyolojik, psikolojik ve çevresel faktörlerin birlikte rol oynadığını vurguluyor.
Genetik yatkınlık, erken yaşta başlama, düşük özdenetim ve stresle başa çıkma yöntemleri kumar davranışını tetikliyor. Dijital ortamda erişimin kolaylığı ve sosyal medya tarafından sunulan “hızlı zenginleşme” illüzyonu da riski artırıyor.
Klinik Psikolog Muhammed Yusuf Babacan ise kumar bağımlılarında yoğun duygusal yoksunluk yaşandığını ifade ediyor. Terleme, baş ağrısı ve çarpıntı gibi fiziksel belirtiler görülse de asıl kriz duygusal boyutta yaşanıyor. “Kişi yoğun çaresizlik, depresyon, uyku bozuklukları, iştahta artma ve azalma, huzursuzluk ve kumar oynamaya karşı aşırı bir istekle mücadele eder. Bu, ciddi bir psikiyatrik bozukluktur.”
Dijital erişimin yaygınlaşması: Bağımlığın Hızını Arttırdı
Babacan, son 20 yılda internetin yaygınlaşmasıyla kumar bağımlılığının keskin bir artış gösterdiğini ifade ediyor. “Canlı bahis sistemleri her an, her yerden erişilebilir hale geldi. Hızlı sonuç veren yapılarıyla beyni daha hızlı etkileyip bağımlılığı tetikliyor.” Artan erişim kolaylığı, kumarı kontrolsüz ve sürekli hale getiriyor. Özellikle gençler, 24 saat erişilebilir bu sistemlere karşı savunmasız durumda.
Klinik Psikolog Muhammed Yusuf Babacan, ailelere şu önerilerde bulunuyor:
Sakin olun, hemen müdahale etmeyin. Önce doğru bilgiye ulaşın.
Sabırlı olun. Kişi bıraktıktan sonra tekrar başlayabilir; bu sürecin doğasında vardır.
Borçları kapatmayın. Bu, bağımlılığı pekiştirir. Borç, kişi tarafından yapılandırılarak ödenmelidir.
Hayatınıza devam edin. Tüm odağı bağımlı birey üzerine kurmayın.
Pozitif yönlere odaklanın. Mücadele edilen yolu ve kazanımları görmek motivasyonu artırır

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz