Zafer Partisi lideri Ümit Özdağ’ın tutuklanmasından 77 gün sonra iddianame hazırlandı. Özdağ iddianamesinden sonra Zafer Partili Mehmet Pamuk, “Gerçekleri savunmak suç değil, demokratik bir sorumluluktur” yorumunu yaptı.

Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ hakkında, tutukluluğunun 77. gününde iddianame hazırlandı. “Zincirleme şekilde basın yoluyla halkı kin, düşmanlığa tahrikle” suçlanan Özdağ’ın 1 yıl 10 aydan 7 yıl 10 ay 15 güne kadar hapsi istendi.
Zafer Partisi Kurucular Kurulu Üyesi ve eski Gaziantep Milletvekili Adayı Mehmet Pamuk, Ümit Özdağ için hazırlanan iddianame hakkında açıklamalarda bulunarak, “Özdağ’ın ifade ettiği sorunlar, yalnızca siyasi bir söylem değil, aynı zamanda kamuoyunun geniş kesimlerince hissedilen toplumsal gerçeklerdir” dedi.
Pamuk’un açıklamasının tam metni şöyle:
“İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Zafer Partisi Genel Başkanı Sayın Prof. Dr. Ümit Özdağ hakkında hazırlanan iddianame, ifade özgürlüğü ve demokratik siyaset hakkı bağlamında ciddi şekilde değerlendirilmesi gereken bir gelişmedir.
Sayın Özdağ’ın sosyal medya paylaşımları ve kamuoyuna dönük açıklamaları, yalnızca bir siyasi partinin genel başkanının değil, aynı zamanda vatandaşın temsilcisi sıfatıyla kamu güvenliğine ilişkin kaygılarını dile getirmesinden ibarettir. Bu açıklamalar, toplumun önemli bir kesiminin yaşadığı sorunlara ışık tutmakta, yıllardır görmezden gelinen gerçekleri gündeme taşımaktadır.
Gerçekleri Konuşmak Toplumsal Görevdir;
Bir siyasetçinin görevi; halkın sorunlarını, endişelerini ve taleplerini görünür kılmaktır. Sayın Özdağ’ın ifadeleri bu bağlamda değerlendirilmeli; bir suç unsuru gibi değil, bir demokratik müdahale olarak ele alınmalıdır. Toplumun gündelik yaşamına doğrudan etki eden sosyal, demografik ve güvenlik sorunlarının dile getirilmesi, halk adına sorumluluk alan herkesin görevidir.
Siyasi görüşler, farklılıklar ve eleştiriler; anayasa ile güvence altına alınmış ifade özgürlüğü çerçevesinde değerlendirilmelidir. Eğer bu tarz açıklamalar halkı tahrik etmekle suçlanacaksa, o zaman bu tahriki doğuran sebepler de göz önünde bulundurulmalıdır. Bu noktada yapılması gereken; gerçekleri bastırmak değil, şeffaf bir kamu yönetimi ile bu sorunların çözümünü aramaktır.
Türk Milleti Kendi Gerçeklerini Görmektedir;
Toplumumuz; sokakta, okulda, iş yerinde, kamusal alanda yaşanan değişimi gözlemlemekte ve bu konuda giderek artan bir endişe taşımaktadır. Nitekim Sayın Özdağ’ın ifade ettiği sorunlar, yalnızca siyasi bir söylem değil, aynı zamanda kamuoyunun geniş kesimlerince hissedilen toplumsal gerçeklerdir.
Zafer Partisi olarak biz, Türkiye Cumhuriyeti’nin üniter yapısını, sosyal düzenini ve kamu güvenliğini koruma hedefiyle bu sorunları dillendiriyor, çözüm önerileri sunuyoruz. Bu bağlamda yapılan her uyarı; bir öngörü, bir hassasiyet ve bir demokrasi çağrısıdır.
Yargıya Saygı Esastır, Ama Eleştiri Hakkı da Vardır;
Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir ve hepimiz yargının bağımsızlığına saygılıyız. Ancak bu, yargı süreçlerinin kamu vicdanında sorgulanamayacağı anlamına gelmez. Yargı makamları, siyaset kurumunu baskı altına alacak uygulamalardan da özenle kaçınmalıdır. Aksi durumda; demokrasinin olmazsa olmazı olan eleştiri ve muhalefet mekanizması zayıflar, halkın sesi kısılır.
Bizler, hukuka olan güveni sarsmadan, ifade özgürlüğünün sınırlarını titizlikle gözeterek, demokratik haklarımızı kullanmaya devam edeceğiz.
Sayın Özdağ Yalnız Değildir;
Bu süreci sadece bir kişinin yargılanması olarak değil; halkın yaşadığı sorunların, siyaset kurumu eliyle görünür kılınmasına dönük bir sınav olarak görmek gerekir. Sayın Özdağ yalnız değildir. Çünkü kendisi, milyonlarca insanın sözcüsü olmuştur.
Bizler; halkımızın hak ettiği güvenli, adil ve onurlu yaşamı savunmaya devam edeceğiz. Bunu yaparken de hukukun çizdiği çerçevede hareket edeceğiz. Ancak bilinmelidir ki:
Gerçekler susturulamaz. Halkın vicdanı bastırılamaz. Ve bir milletin sesi, hiçbir iddianameyle yok sayılamaz.”