Zafer Partisi Kurucular Kurulu Üyesi, Gaziantep siyasetinin tanınmış simalarından ve Pamuk Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Pamuk, DEM Parti Milletvekili Sırrı Süreyya Önder’in vefatının ardından yaptığı açıklamada, Türkiye’nin yakın geçmişine dair önemli uyarılarda bulundu. Pamuk, hem insanî hem de siyasi bir değerlendirme yaparak, “Geçmişi ve gerçekleri unutursak, aynı hataları tekrar ederiz” dedi.
BAZI HAYATLAR VARDIR; YALNIZCA YAŞANMAKLA KALMAZ, AYNI ZAMANDA İZ BIRAKIR
Mehmet Pamuk, Sırrı Süreyya Önder’in bu tanıma uyan bir figür olduğunu belirterek, “Sırrı Süreyya Önder oyuncuydu, yönetmendi, yazardı, siyasetçiydi… Belki de en çok ‘anlatıcı’ydı. Kendini öyle tanımlardı. Mizahla karışık hüzünlü diliyle toplumun sinir uçlarına dokunmayı iyi bilirdi” ifadelerini kullandı.
ANCAK BURADA ASIL VURGULANMASI GEREKEN, BİR SANATÇININ ARDINDAN METHİYELER DİZMEK DEĞİL, HATIRLANMASI GEREKEN SİYASİ SORUMLULUKLARDIR
“Önder’in vefatından sonra bu mesele bir edebiyatçının ya da sinemacının ardından konuşmak değil; bu milletin en acılı dönemlerinden biri olan ‘çözüm süreci’ denen karanlık döneme dair yüzleşme meselesidir” diyen Pamuk, “çözüm süreci” dönemine dair net ifadeler kullandı:
ÇÖZÜM SÜRECİNE DAİR NET İFADELER
“Türkiye Cumhuriyeti devleti bir dönem iyi niyetle, şehit cenazeleri gelmesin diye terör örgütü PKK’nın siyasi uzantılarıyla masaya oturdu. Sırrı Süreyya Önder de bu sürecin en görünür aktörlerinden biri oldu. Abdullah Öcalan’ın ‘manifestosu’nu Dolmabahçe’de kameralar önünde okuyan kişi olarak hatırlanacak.”
Pamuk, bu sürecin sonucunda silah bırakılmadığını, aksine şehirlerin cephaneliğe çevrildiğini ve hendek savaşlarıyla onlarca şehidin verildiğini hatırlatarak “Sözümona barış adına yapılan bu süreç, aslında terörün meşrulaştırılması süreciydi. Olan bu millete oldu. Bunu unutmamalıyız” diye konuştu.
SURİYE’DEKİ YPG YAPILANMASINA DİKKAT!
Suriye’deki YPG yapılanmasına da dikkat çeken Pamuk, şunları söyledi:
“YPG, PKK’nın Suriye koludur. Batı basını bu yapıyı özgürlük savaşçısı gibi gösterdi, fakat Türkiye bu yapının terör bağlantısını en başından beri anlatmaya çalıştı. Sırrı Süreyya Önder ve benzeri figürler ise bu yapılarla ideolojik bağlarını asla koparmadılar.”
Pamuk, bebek katili Abdullah Öcalan’a “Sayın”, “Beyefendi” ya da “Lider” gibi yakıştırmalar yapan her kim olursa olsun, bunun kabul edilemez olduğunu vurgulayarak, “Ben böyle kişileri karşı taraf olarak görürüm” dedi.
DEM PARTİ VE ZİHNİYET SÜREKLİLİĞİ
Pamuk, bugün DEM Parti adıyla faaliyet gösteren yapının, aslında HDP, BDP, DTP çizgisinin bir devamı olduğunu kaydetti ve şunları söyledi:
“İsim değişiyor, ama zihniyet değişmiyor. Anayasayı zorlayan, terörle arasına mesafe koyamayan bu çizgi, her defasında başka bir yüzle karşımıza çıkıyor. Sırrı Süreyya Önder de zaman zaman bu yapının en sempatik yüzü olarak vitrine konuldu,” diyen Pamuk, bu vitrinlerin halkın hafızasını yumuşatmak için kullanıldığını ifade etti.
GERÇEKLERLE KONUŞMAK
Mehmet Pamuk, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
“Bir insanın ardından elbette vicdanla konuşmalıyız. Niyetimiz, cenazelerin üzerinden siyaset yapmak değildir. Ancak geçmişi unutarak, geleceği inşa edemeyiz. Öcalan’la yapılan görüşmeleri, hendekleri, bombaları, şehitleri unutmamalıyız. Bu yüzden, ne nefretle ne de romantizmle konuşuyoruz; gerçeklerle konuşuyoruz.”
TOPLUMSAL GERİLİMİN YANSIMALARI
Pamuk, açıklamasının sonunda son günlerde gündemi sarsan cenazede yaşanan saldırıya da değinerek, bu olayın bireysel değil, toplumsal bir sinyal olduğuna dikkat çekti.
“İki çocuğunu katletmiş, psikolojik sorunları olduğu belirtilen bir kişinin böyle bir saldırıya kalkışması, yalnızca bireysel bir taşkınlık olarak görülemez. Bu, artan toplumsal gerilimin tehlikeli bir dışavurumudur” dedi.
SİYASETİN SORUMLULUĞU
Mehmet Pamuk, bu olayın ardından siyasi partilere de sorumluluk düştüğünü belirtti:
“Partiler üyelik süreçlerini ciddiyetle yürütmeli; toplumda karşılığı olan, sorumluluk taşıyan bireyleri seçmelidir. Cenazeler gibi kutsal mekânlarda yapılan her türlü saldırı, ortak değerlerimize ihanettir.”
Zafer Partisi olarak şiddetin her türlüsünü reddettiklerini vurgulayan Pamuk, “Siyaset, ancak ahlaki bir zemin üzerinde yapılırsa topluma huzur getirir. Tüm siyasi aktörler, toplumu kutuplaştıracak dil ve tutumdan uzak durmalı, ortak bir sorumluluk bilinciyle hareket etmelidir,” ifadelerini kullandı.