Mehmet Pamuk, Antep fıstığındaki acı gerçekleri tek tek sıraladı!

0
53

“Yeşil Altın” olarak adlandırılan ve Gaziantep ekonomisinde önemli bir yere sahip Antep fıstığında hasat dönemi başladı. Fıstık üreticileri, ürün satış fiyatlarının tüccarın insafına bırakılması ve spekülasyoncu stokçulardan şikayetçi.

Baklavadan yemeklere, tatlılardan çerezlere kadar hemen her alanda Türk mutfağının değişmez lezzetleri arasında yer alan Antep fıstığında hasat dönemi başladı. Genetiği nedeniyle bir yıl fazla ürün, bir yıl az ürün hasat edilen Antep fıstığı için bu yıl üreticiler açısında “yok yılı” olarak nitelendiriliyor.
FISTIĞIN KADERİ STOKÇULARLA, TÜCCARIN İKİ DUDAĞININ ARASINDA
Zafer Partisi Kurucular Kurulu Üyesi olan ve Gaziantep’te 700 dönüm alanda Antep fıstığı üretimi yapan Mehmet Pamuk, Antep fıstığı üretimini şöyle anlatıyor: “Yeni dikilen bir fıstık fidanı ortalama 15-20 yılda, rantabıl ürün verir hale gelir. Çok meşakkatli bir iştir. Genelde fıstık ağacını diken, ürünü görmez, bir sonraki nesil fıstığı görür. Onun içindir ki, bu neslin köylüsü de kentlisi de, yeni fıstık dikmek istemez. Fıstığın bakımı da oldukça zor ve emek ister, yılda 4 çift demir, yani 8 defa toprağı süreceksin. Bazen 2 bazen 3 defa ilaçlama, bir defa budama yapacaksın. Her ağacı çapa yapacak, etrafındaki dalı budağı temizleyecek, her yıl gübreleyeceksiniz.
FISTIK ÜRETİCİLERİ SAHİPSİZ
Ürünler olgunlaşmadan 2 ay önce bahçede mutlaka köpekli bekçi bulunduracaksınız. Yoksa hırsızlar traktörü çeker fıstığı silkeler götürürler. Hasat zamanı bir saat bile bekçisiz olmaz. Toplanan fıstıklar halde satışa çıkar. Üretici olarak fiyat belirleme şansınız yok. Fiyatı her zaman alıcı belirler. Eğer satmaz iseniz fıstık hemen solar ve zarar görür. Eğer satmayacaksanız dış kabuğu soydurarak, tuzlu fıstık için kavlak hale getirteceksiniz. Yada güneşte kurutacaksınız. Kaldı ki bir yıl para harcamışsınız, cebinizde para kalmamış ihtiyaç için satmak durumundasınız. Ayrıca yetmez gibi bir fıstık her sene verimli olmaz ortalama 2 yılda bir verim verir buda demektir ki, yaptığınız her emek ve masraf çarpı 2 demektir.”
ÇÖKÜŞÜN AYAK SESLERİ
Mehmet Pamuk, şunları söyledi:
“Türkiye’nin en kıymetli tarımsal ürünlerinden biri olan fıstık, artık sadece kuruyemiş değil; üreticinin sabrını, devletin ilgisizliğini ve toplumun geleceğini sembolize eden bir mücadeleye dönüşmüştür. Özellikle Gaziantep gibi fıstıkla özdeşleşmiş şehirlerde, fıstık üretiminin geçmişten bugüne geçirdiği dönüşüm; bir tarım krizinin, hatta bir medeniyet çöküşünün ayak sesleri gibidir.
Fıstık üreticisi, 20-30 yıl bekleyerek ürün alabilen, sabırlı, kanaatkâr bir topluluğun parçasıdır. Ancak günümüzde bu sabır, artık karşılıksız kalmaktadır. Girdi maliyetlerinin artışı, makineli tarıma geçilememesi, gübre fiyatlarının üretimi imkânsız hâle getirmesi ve organize sanayi bölgelerinin tarım arazilerini yutması gibi sorunlar, fıstık üreticisini hem tarlasından hem geleceğinden soğutmuştur.
Yeni neslin üretimden kaçışı, makineleşmenin yetersizliği, imar rantı ile tarım arazilerinin yok edilmesi, fıstık hırsızlığı gibi sorunlar zincir hâlinde bir çöküşe işaret etmektedir.”
ANTEP FISTIĞININ BÖLGE EKONOMİSİNE OLUMLU YANSIMALARI
Pamuk, sözlerini şöyle sürdürdü:
Bölgesel Kimliğin Parçası: Bölgedeki çiftçilerin en önemli geçim kaynakları arasında ilk sıralarda yer alan fıstık üretimi, Gaziantep’in tarihsel, kültürel ve ekonomik kimliğinin temel taşlarından biridir. Hâlâ bazı bölgelerde geleneksel üretim biçimiyle korunmaktadır.
Makineleşme Girişimleri: Silkeleme ve kavlatma makinelerinin yaygınlaşması hâlinde iş gücü yükü azalabilir, verim artabilir. Bazı üreticilerin bu yönde bireysel girişimleri umut vericidir.
Bilgi Birikimi ve Tecrübe: Nesilden nesile aktarılan birikim hâlâ kaybolmamıştır. Teşvik edilirse, fıstık tarımı yeniden kalkınma aracı olabilir. Katma değeri yüksek ürünlerle işlenebilir ve hem bölge hem de ülke ekonomisine daha fazla katkı sağlanabilir.
BU SORUNLAR ÇÖZÜLMELİ
Makineleşmenin Yaygınlaşmaması: Belediyeler ve kamu kurumları, üreticiye gerekli makineli tarım desteğini sunmamaktadır. 5 dakikada bir ağacı boşaltan makineler varken, hâlâ 1 saatte elle hasat yapılmaktadır.
Gübre Kullanımı Dramatik Şekilde Azaldı: Artan maliyetler nedeniyle üretici, yıllardır fıstık ağaçlarına gübre atamamaktadır. Toprak, verimden düşmüş; ağaçlar adeta küserek meyve vermemeye başlamıştır.
Tarım Arazilerinin 1.000 yıllık program yapılması gerekirken, Ranta Kurban Edilmesi: Şehir merkezlerinde hastane veya sanayi bölgesi inşaatı için fıstıklıklar istimlak edilmiş, sembolik birkaç ağaç dışında tarım alanları betonlaşmıştır. İmar planları üretici lehine değil, rant odaklı yapılmaktadır.
Yeni Neslin Uzaklaşması: 30 yıl sabretmesi gereken bir üretim süreci gençleri caydırmakta, kimse artık fıstık dikmeye yanaşmamaktadır. Sistem üreticiyi değil, mirasçıyı kazandırmaktadır.
Fıstık Hırsızlığı: Hasat döneminde hırsızlıklar artmakta, üretici geceleri tarlada nöbet tutmak zorunda kalmaktadır. Çalınan fıstığın kolayca satılabilmesi, suiistimali arttırmaktadır.
FISTIK İÇİN EYLEM PLANI HAZIRLANMALI
“Antep fıstığı üreticilerinin desteklenmesi için ilgili tüm kurum ve kuruluşların iş birliği yapması gerektiğini ifade eden Pamuk, şöyle konuştu:
Fıstık tarımı, sadece bir ekonomik faaliyet değil; bir medeniyet meselesidir. Ancak bugün geldiğimiz noktada, sabırla bekleyen üretici umudunu kaybetmiş; toprak, verim vermez hâle gelmiş; gençler ise bu işe dönüp bakmamaktadır. Belediyeler mazot desteği ile değil, makine ve eğitim desteği ile üreticiye yardım etmelidir. Tarım Bakanlığı, fıstık üretimi için ayrı bir eylem planı hazırlamalı; yerel yönetimler bu konuda öncü rol üstlenmelidir.
Üretimi teşvik etmek, sadece ekonomi için değil; bu toprağın kültürü, geleceği ve kimliği için zorunludur. Fıstıkla anılan bir şehirde, artık toprağa değil depoya yatırım yapılıyorsa; torunlarımız sadece kuruyemiş değil, köklerini de kaybediyor demektir.”
YETKİLİLERE ÇOK ÖNEMLİ SORULAR
Mehmet Pamuk, yetkililere de şu soruları yöneltti:
*1. Sizce, makineli tarım yatırımı kamu desteği olmadan üreticiye yüklenebilir mi?
*2. Tarım arazilerinin imara açılması, sadece üreticinin değil, toplumun da suçu mudur?
*3. Fıstık üretimi bu hızla azalırsa, Gaziantep’in kültürel kimliği nasıl etkilenir?
*4. Hırsızlık gibi olaylar karşısında “belgesiz satış yasağı” uygulaması sizce ne kadar etkili olur?
*5. Sizce bu gidişle fıstık üretimi bir kuşak sonra tamamen sona erebilir mi?

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz