İstanbul Rumeli Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Koruyucu Sağlık Uzmanı Prof. Dr. Oğuz Özyaral, koronavirüse ilişkin son gelişmeleri değerlendirdi. Kaos oluşturmadan Sağlık Bakanlığı tarafından açıklanan tedbirleri almak gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Özyaral, vakalarda artış beklediğini aktararak, sağlıklı kişilere maske takmayı önermediğini ifade etti.
YAYILIMI ENGELLEMEK İÇİN YAPILMASI GEREKENLER
Kaosa gerek olmadığını vurgulayan Prof. Dr. Özyaral, panik oluşturmadan yapılması gerekenleri sıraladı, “Koronavirüsün yayılımını engellemek için insanlarla aramızdaki mesafeyi korumalıyız. Kalabalık ortamlarda bulunmamalıyız. Karantina ilan edilen bölgeye gitmemek ve ihtiyacımız yoksa dışarı çıkmamalıyız. Okulların kapanması tatil değildi, öğrencilerin evinde ailesiyle olması gerekiyor. Talimatlara uyulduğu zaman virüsün yürümesi engellenecektir” diye konuştu.
“VAKALARDA ARTIŞ OLACAKTIR”
Koronavirüsün çok hızlı yayıldığına dikkat çeken Prof. Dr. Özyaral, “Vakalarda artış olacaktır bu şaşırtıcı değil. Ne kadar temas etmeden hayatıma devam etsek de kişilerin virüsü taşıyıp, taşımadığını bilmiyoruz. Dünya genelinde virüs herkese bulaşabilme özelliği taşıyor. En net bildiğimiz şey virüsün çok hızlı yayıldığıdır. Koronavirüsü sadece izole olarak durdurabiliriz. Eve çekilip, sakin kalmalıyız” dedi.
“İHTİYACINIZ YOKSA UN VEYA MAKARNA ALMAYIN”
Paniğe kapılan vatandaşların marketlere akın etmesini değerlendiren Prof. Dr. Özyaral, “İhtiyacınız yoksa un veya makarna almayın. Hepsinin bir raf ömrü var. Aldığınızı tüketmediğiniz zaman zarara uğrayacaksınız. Bu aynı zamanda ülke ekonomisi için de problemdir. Şu anda konuya ilişkin en yetkili kurum sağlık bakanlığıdır, sadece Sağlık Bakanı Fahrettin Koca tarafından yapılan açıklamaları dikkate almak lazım. Bu işin içinden zararsız çıkmak diye bir şey yok ama talimatlara uyarsak en az zararla atlatırız” ifadelerini kullandı.
“TEDBİRLERİ GENİŞLETMEK GEREKİYOR”
Prof. Dr. Oğuz Özyaral şunları söyledi: “Çin’de ortaya çıkan ve dünyayı işgal eden koronavirüse karşı ne gerekiyorsa onu yapmak gerekiyor. Dünya Sağlık Örgütü ne söylüyorsa, yapmalıyız. İnsanlar sosyal medya üzerinden AVM’lerin kapatılmamasını eleştiriyor. İlla kapatmak mı gerekiyor? Orada ihtiyacın olan şeyler var. Oraya eğlenmek için değil ihtiyaçlarını karşılamak için gitmek lazım. Markete ve eczaneye tabi ki gideceksin”
“HASTANEYE GİTMEYİN 184’Ü ARAYIN”
Korona Danışma Hattı, ‘Alo 184’ün hizmet vermeye başladığını hatırlatan Prof. Dr. Özyaral, “Arayıp o hat üzerinden hekimden bilgi alın, hastanelere gitmeyin. Aile hekimlerine de gitmeyin. Çünkü eğer bu virüsü taşıyorsanız hastanede bu virüsle alakası olmayan kişilere de bulaş durumu söz konusu” dedi.
“MEVSİM MEYVE VE SEBZESİ TÜKETİN”
Tüketilen gıdaların besleyici olup olmadığına bakmak gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Özyaral, “Amaç sadece karın doyurmak değildir. Bağışıklık sistemini güçlendirmek için vitamin ve minareleri güçlü almak zorundayız. Vitaminleri mevsim sebze ve meyvelerinden alabilirisiniz. Bağışıklığın güçlenmesi demek bağırsaklarının düzgün çalışması demektir. Metabolizmanın iyi çalışması faydalı bakterilerin iyi besleniyor anlamına gelir” ifadelerini kullandı.
“SAÇ VE SAKALDA VİRÜSÜN YAŞAMASI UYDURMADIR”
Koronavirüsün canlı hücrelerde yaşadığını aktaran Prof. Dr. Oğuz Özyaral, “Saçın veya bir kılın içinde yaşayıp, gelişen bir virüsü henüz literatür yazmadı. Birisi saç ve sakal kestirmeyi kafasına koyup, bunu sosyal medyadan yazdıysa uyduruyor. Koronavirüs üst solunum yoluyla yani ağız ve burundan gelip akciğerlere doğru iniyor. Herkesin bağışıklık sistemi farklıdır, tutunur veya tutunamaz. O yüzden herkesi tehlike olarak görüp mesafeyi korumak gerekiyor” dedi.
“KINANIN ANTİMİKROBİYAL ÖZELLİĞİ VAR AMA KALICILIĞI YOK”
Kınanın virüsü öteleme özelliğinin olmadığını belirten Prof. Dr. Özyaral, “Tabi ki antimikrobiyal özelliği vardır, mantar enfeksiyonlarını önlediğini biliyoruz. Kına geleneğimizde var, bazı ritüellerde yakıyoruz. Ama, elinize kına yaktık, tuttu. Sonra gidip enfekte bir materyali tuttunuz, virüs bulaşır. Bunu el antiseptiği gibi düşünmek lazım. Elinize kolonya döktünüz, sabunla yıkadınız ama 5 dakika sonra bir ürüne dokundunuz, etkisi bitti o kadar. Hiçbir şeyin kalıcılığı yok. Şüphe duyduğunuz anda ellerinizi yıkayın” diye konuştu.
“SABUN ALIRKEN ETİKETİNİ OKUYUN”
Sabunun deterjan ve dezenfektan etkisi olduğunu aktaran Prof. Dr. Özyaral, sabuna katılan ürünlerin değişeceğini ama bu özelliğinin değişmeyeceğini dile getirdi. Prof. Dr. Özyaral, “Sabunun kaliteli olduğunu marka değerinden anlarız. Sabun almadan üzerine etiketini mutlaka okumalıyız. Türk Standartları Enstitüsü mührü var mı? Tarım ve Orman Bakanlığı’nın iznin almış mı? Bunlar varsa gönül rahatlığıyla keçi sütünden yapılan sabunu da kullanabilirsiniz, lavantalıyı veya zeytinyağlıyı da. Bu sabunların hepsi antibakteriyel özelliğe sahiptir” ifadelerini kullandı.
“SABUN MİKROP TUTAR”
Kapalı ambalajlardaki sabunları almak gerektiğini söyleyen Koruyucu Sağlık Uzmanı Prof. Dr. Oğuz Özyaral, “Halkın sağlığına zarar vermeyecek şekilde üretilen sabunları tercih edin. Sabunların üstünde mikrop vardır. Elinizi sabunla yıkadıktan sonra sabunun üstündeki köpüğü suyla akıtmamız gerekiyor. Kirlilik üzerinde kalırsa mikrop tutar, mikrop da gelişir. Önce eli ıslatıp, sonra sabunu ıslatıp, kirlerini götüreceğiz, öyle elle temas ettireceğiz. Merdiven altı ürünlerden uzak durun, içinde ne olduğu belli değil, sağlıksız. El derisinin pH’ı var, mikroorganizmalar yaşıyor. Günde 20-30 kez el yıkarsanız, zarar verirsiniz” dedi.
“SAĞLIK KİŞİLERİN MASKE TAKMASINI ÖNERMİYORUM”
Sağlıklı kişilere maske takmayı hiç önermediğini söyleyen Prof. Dr. Özyaral, “Çünkü, maskeler virüsün ağza veya buruna girmesini engelleyemez öyle bir özelliği yok. Ancak üst solunum yolu enfeksiyonu olan kişilerin, kendilerindeki mikrobiyal yükü dışarı atmaması için maske takması gerekiyor” diye konuştu.
Kaynak : DHA gul.kaba@dha.com.tr (Gül Kaba)