Arnavutluk’ta meydana gelen 6.4 büyüklüğündeki deprem ile dün Girit Adası açıklarındaki 6.1 büyüklüğündeki deprem sonrası, Japonya’nın önde gelen deprem uzmanlarından olan Prof. Dr. Masanori Hamada, depremle ilgili İstanbul’da önemli açıklamalar yaptı. Altınbaş Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi ve Yapı Kulübü tarafından düzenlenen etkinliğe konuk olan Japonya İnşaat Mühendisleri Odası Eski Başkanı, deprem uzmanı ve Waseda Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Masanori Hamada, Demirören Haber Ajansı’na(DHA) özel açıklamalarda bulundu. Hamada, Türkiye ile ortak çalışmalar yaptıklarını belirterek, kimsenin bir sonraki depremin zamanını ön göremeyeceğine dikkat çekti.Öğrencilerle deneyimlerini paylaşan deprem uzmanı, “Japonya ve Türkiye sağlam ilişkileri olan iki ülke. Biz bu alanda birçok çalışma yapıyor ve bağlarımızı güçlendirmeyi hedefliyoruz. Gelecekte genç nesillerin de bu çalışmaları sürdürmesi ve arttırması benim temennimdir” dedi.
“ÖNGÖRÜ ÇALIŞMALARINA BÜYÜK BÜTÇE HARCANIYOR”
Japonya’nın deprem öngörü çalışmalarına büyük çaba ve bütçe harcadığına vurgu yapan Hamada, “Bence bu büyük bir zaman ve para kaybı. Deprem tahminleri zaman ve mekana yönelik yapılır. Bu ikisine yönelik bir öngörü yapılması ise imkansız. Bir örnek vereyim. 2011 Tōhoku depremi öncesindeki çalışmalar büyük bir deprem olabileceği uyarısını veriyordu ve gerçekleşen depremin şiddeti beklendiği gibi 9.0 büyüklüğünde oldu. Ancak depremin lokasyonu çok farklı ve yüzlerce kilometre uzaklıktaydı. Bu ve bunun gibi birçok çalışma başarısızlıkla sonuçlandı. Bu sebeple, 50 senelik bir yakın gelecekte başarılı deprem tahmini yapmak imkansız” diye konuştu.
“DEPREME DAYANIKLI ŞEHİR TASARIMI YAPILMALI”
Uydu verileri ile yerin hareketlerinin ölçülebildiğini, bu hareketler ile geçmişteki depremlerin karşılaştırılarak tahmin verisi elde edildiğini kaydeden Hamada şunları söyledi: “Ancak bu veri hem tarih hem de zaman açısından bize doğru bilgi vermiyor. Belki gelecekte bunu başarmam mümkün olabilir, ancak şuan için mümkün değil. Ancak dikkat çekmek gerekiyor ki, bu çalışmaların maliyeti çok yüksek. Bu yüzden daha uygun maliyetli çalışmalar üretmeye ve daha önemlisi depreme dayanıklı binalar/şehir tasarımı yapmaya özen göstermeliyiz. Bu şekilde hayati tehlikelerin önüne de geçmiş oluruz”
“KÜRESEL ISINMA DEPREM TETİKÇİSİ OLABİLİR”
Küresel ısınma ile deprem ilişkine de değinen Prof. Dr. Masanori Hamada, “Küresel ısınmanın tetiklediği bazı hava olayları var, yoğun yağışlar, tayfunlar ve fırtınalar gibi. Bunlar taşkınlar ya da erozyonlar gibi doğal afetlere sebep olabiliyor. Bu da dolaylı yoldan depremi tetikleyebilir. Ancak doğrudan etkilemesi mümkün değil. Bununla ilgili elimizde kesin bir veri şu an için bulunmuyor” diye konuştu.
“JAPONYA’DA DA İLETİŞİM AĞI ÇÖKÜYOR”
Deprem anında en önemli sorumluluğun hayat kurtarmak olduğuna vurgu yapan Hamada, bunun ancak toplumu eğiterek, iletişim ağlarını güçlendirerek ve planlı tahliye süreçleri geliştirilerek yapılacağına dikkat çekti. Japonya’da gerçekleşen depremde de iletişim ağlarının çöktüğünü belirten Hamada, “Kimsenin birbirini tanımadığı bir komşuluk döneminde, iletişim ağlarının çökmesi hayati riskleri arttıran bir unsur. Bunun için tüm iletişim sistemlerinin güçlendirilmesine yönelik ayrıntılı çalışmalara, en az depreme dayanıklı bina yapımı ve şehir planlaması kadar büyük bir önem vermek gerekiyor” dedi.
GÖRÜNTÜLÜ
Kaynak : DHA gokce.karakose@dha.com.tr (Gökçe Karaköse)