Faslı model Iman Casablanca, Türkiye’ye geldikten kısa bir süre sonra Adnan Oktar suç örgütüne bulaşmış. Örgütün kadın avcısı Bora Yıldız tarafından kandırılan Casablanca, Adnan Oktar ile tanıştırılmış. Model, örgütten kurtulmak için adresini değiştirmek zorunda kalmış.
Iman Casablanca, 2017’de yerleştiği Türkiye’de sosyal medyadan kendisine ulaşan bazı kimselerin “Biz reklam ajansıyız, sizinle iş görüşmek istiyoruz” dediğini söyledi. Casablanca, görüşmede Bora Yıldız’la tanıştığını belirterek, “Sürekli WhatsApp’tan yazmaya başladı. Ama ben cevap vermeyince aşık numarasından olayı iş görüşmesine çevirdi. Toplantı yaptık. Bana Adnan Oktar’ı anlattı. ‘Çok güçlü bir iş insanıdır. Sana inanırsa çok iyi yerlere gelirsin’ diye övdü” dedi.
Posta gazetesinden Alev Gürsoy Cimin’e konuşan Casablanca şunları söyledi:
SİLAHLI KORUMALAR
Bora Yıldız’ın kendisini Adnan Oktar’a götürdüğünü söyleyen Casablanca, “Orada çok ürktüm, koskocaman bir malikane; kapıda eli silahlı korumalar vardı. Bir şeylerin yanlış olduğunu o an hissettim. Adnan Oktar hemen yanımıza geldi. Bana kendini anlatmaya başladı. Kitaplarının Fransızca versiyonunu verdi ve kendisinin yazdığını iddia etti. Ben Fransızca konuşmaya başlayınca cevap veremedi. Fransızca kitap yazıyorsun ama Fransızca cevap veremiyorsun, çok tuhaf” diye konuştu.
‘HAYIR’ DEMEYE KORKTUM
Örgüt üyelerinin kendisine orada kalmasını ve A9 kanalındaki programlara katılması için yüksek ücret teklif ettiğini anlatan Casablanca şöyle devam etti: “O an ‘Hayır’ deseydim başıma bir şey geleceğinden korktum. ‘Eve gidip toparlanmam lazım. Yarın gelirim’ diyerek malikaneden ayrıldım. Çıkar çıkmaz Bora Yıldız’ı her yerden engelledim. Ajans sandığım yerde adresimi bir forma yazmıştım. Bu yüzden Cihangir’den Tarabya’ya taşındım. Zaten sonradan beni çok aramışlar.”
AZ KALSIN ‘KEDİCİK’ OLACAKTIM UCUZ YIRTTIM
Best Model Of The World 2018 birincisi olan ve dokuz yıldır Türkiye’de yaşayan, Faslı manken ve oyuncu Iman Casablanca aslında matematik mühendisi. Beş dili ana dili gibi konuşuyor. Tam bir Türkiye aşığı ama başka bir ülkede ailesinin desteği olmadan tek başına yaşamanın zor olduğunu söylüyor. Meğer o da Adnan Oktar ve örgütünün radarına takılmış. Kendi ifadesiyle ‘kedicik’ olmaktan son anda kurtulmuş. Gerisini ondan dinleyelim.
Aslında Faslısınız. Peki, ne oldu da Türkiye’ye yerleşmeye karar verdiniz?
Kendimi bildim bileli oyuncu olmak istedim, bu mesleği de kendi memleketimde değil, yabancı bir ülkede yapma isteğim vardı.
Aileniz bu duruma ne dedi?
Çok kapalı ve koruyucu bir ailem var. Babam cinayet masasında komiser, annem ise Fransızca profesörü. Annem çok muhafazakar, babam ise işinden dolayı aşırı koruyucu. Üç abim var ve bu hayatımı daha da zorlaştırıyordu.
Adnan Oktar ve müritleri size nasıl ulaştı?
Her şey film gibiydi, Türkiye’ye geldiğim ilk haftalardı, kimseyi tanımıyorum; mankenlik yapmak için eğitim almaya niyetim vardı, Dubai’de, Paris’te modellik yapmıştım. Sosyal medyamda fotoğraflarım vardı. Oradan bana ulaştılar. Modellik ve reklam ajansı olduklarını iddia ettiler. Görüşme için gittim, ofiste bir kadın vardı, çok sevecen konuşan ve bana işi anlatan biriydi. Her şey çok kurumsal ve profesyonel görünüyordu.
Sonra sizi şüphelendiren ne oldu?
Bir anda Bora denen biri girdi odaya. Baştan aşağı marka giyinmiş, çok zengin birine benziyordu. Asıl o mankene benziyordu. Onu görünce bir tedirgin oldum. Zaten kendisinin sonradan örgütün ‘baş avcısı’ olduğunu öğrendim. Görüşme bitince evime döndüm. Ertesi gün bilmediğim bir numaradan Bora bana yazmaya başladı. Önce flört etmeye çalıştı benimle ama ben cevap vermeyince aşık numarasının bende çalışmayacağını anladı. Sonra taktiğini değiştirdi. İş için görüşmemiz gerektiğini söyledi. Gittim, toplantı yaptık.
Nasıl toplantıydı, ne gibi vaatlerde bulundu?
Görüşme boyunca bana Adnan Oktar’ı anlatıp durdu. Onun manevi babası olduğunu, çok güçlü bir iş adamı olduğunu söyledi. Ayrıca, “Adnan Oktar babacandır, sana inanırsa çok iyi yerlere gelirsin” dedi. Ülkeye çok yabancıydım ve o ismi hayatımda ilk defa duyuyordum, Adnan Oktar’la beni hemen tanıştırmak istediğini söyledi. Ertesi gün ofiste buluştuk ve beni Adnan Oktar’ın malikanesine götürdü.
Ne umuyordunuz, ne buldunuz?
Asıl orada çok ürktüm, koskocaman bir malikane; kapıda eli silahlı korumalar vardı. Bir şeylerin yanlış olduğunu o an hissettim. Evin enerjisi korkutucuydu. Adnan Oktar hemen yanımıza geldi. Bana kendini anlatmaya başladı ve kitaplarının Fransızca versiyonunu verdi ve o kitapları kendisinin yazdığını iddia etti. Ben de hemen Fransızca konuşmaya başladım ama cevap veremedi. Fransızca kitap yazıyorsun ama Fransızca cevap veremiyorsun, tuhaf. Orada ben çıkmak istedim.
Siz çıkmak isteyince ne tepki verdiler?
Orada kalmamı ve programa çıkmamı teklif ettiler. Çok iyi ödeme alacağımı belirttiler. Yanıtım hayırdı ama ne kadar tehlikeli olduklarını anladığım için çok sevecen bir tavırla oradan ayrılıp bir sonraki gün geleceğimi söyledim. Çıkar çıkmaz Bora denen kişiyi engelledim her yerden. Ajans olduğunu iddia ettikleri yere gittiğimde form vermişlerdi ve adresimi yazmıştım, onun için hemen oturduğum Cihangir’den Tarabya’ya taşındım. Çok aramışlar zaten sonradan.
Sonrasında gelişmeleri izleyince ne hissettiniz?
Az kalsın kedicik olacaktım, ucuz yırttım. Babam polisti, bize hep benzer örgütleri anlatırdı, genç kızları nasıl kandırıp seks işçisi yaptıklarını… Aşinaydım zaten bu tip insanlara. İstanbul’a geldiğimde gözleri kapalı bir genç kız değildim. Onlardan da Allah ve sezgilerim sayesinde kurtuldum.
Niye sizi tercih etmiş olabilirler?
Ben o örgüt için bir hazineydim, beş dil bilen ve mühendis olan bir mankendim, hem de yabancıyım, yani ailem bana asla ulaşamaz, isteseler bile beni kurtaramazlardı. Dili de bilmiyorlar. Ailemde Türkçe bilen tek kişi benim.