İlerici Kadınlar Derneği (İKD) Gaziantep Şubesi, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele ve Uluslararası Dayanışma Günü kapsamında bir etkinlik düzenledi.
İKD Gaziantep Şube Binası’nda gerçekleştirilen etkinlikte, konuşmacı olarak İKD MYK Üyesi Nagihan Üçok yer alırken, etkinliğin moderasyonunu İKD GYK Üyesi Sibel Altıntaş üstlendi.
Aynı zamanda açılış konuşmasını yapan Altıntaş şunları kaydetti:
“25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele ve Uluslararası Dayanışma Günü, dolayısıyla bir araya gelmiş bulunuyoruz. Yoksulluğa gericiliğe ve kadına yönelik şiddete karşı mücadelemizi konuşacağımız, İKD özelinde kadın mücadelemizi büyüteceğimiz, yüreğimizi, aklımızı ortaklaştıracağımız bir etkinlik için bir araya geldik. 8 Mart’ta ise tiyatro, kadın kürsüsü ve konser ile büyük bir etkinlik gerçekleştireceğiz.”
Üçok ise 25 Kasım’ın tarihsel öneminden bahsederek, “Şiddete, gericiliğe, sömürüye karşı boyun eğmeyen örgütlü iradesini ortaya koyan ve mücadele etmek için bir araya gelen siz kadınlara Merkez Yürütme Kurulu adına teşekkür ediyorum. Günümüzde elde ettiğimiz bütün kazanımlar elimizden birer birer alınmak istenmekte buna yönelik politikalar geliştirilmektedir. Tam da bu noktada iktidarın en büyük silahı haline gericilik her koldan saldırmaya devam etmektedir. Söz konusu gericiliğin hedef tahtasında ise maalesef kadınlar ve çocuklar bulunmaktadır. 2009 yılında dönemin adalet bakanının ‘2002 ile 2009 yılları arasında kadına yönelik şiddet yüzde bin dörtyüz oranında arttı’ açıklamasında kendi izledikleri politikaların toplumsal alanda geldiği noktaya kendilerinin de şaşırdıkları ortaya çıkmıştır. 2002 yılında AKP iktidara geldiğinde 66 kadın öldürülmüşken bu sayı 2007 yılında 1011’e, 2018 yılında 440’a çıkmıştır. 2019’un ilk 9 ayında ise 305 kadın öldürülmüştür. Öldürülen kadınların yüzde 90’ı ya aile üyelerinden biri ya da tanıdıkları biri tarafından öldürülmüştür. Kadına yönelik şiddete karşı mücadele, sömürüye ve gericiliğe karşı kadınların örgütlü gücü ile mümkündür. Ekonomik, sosyal ve toplumsal olarak ayrımcılığı besleyen, eşitsizliği kutsayan bu düzen sorgulanmalıdır. Emekçileri, işçileri, yoksullukla terbiye edip, gericilikle esaret altına alan bu sömürü düzeni miadını doldurmuştur. Özgürlük ve demokrasi masallarının sonuna gelinmiş, takke düşmüş kel görünmüştür. Bu düzende biz kadınlara düşen özgürlük, her türlü şiddettir, kadın cinayetleridir. Kriz koşullarında çocuklarımızın temel ihtiyaçlarından tasarruf etmektir, güvencesiz çalışmak, ucuz iş gücü olarak sermayenin kölesi olmaktır. Biz kadınlara özgürlük diye sunulan, eve kapatılmaktır, kendi hayatlarımıza dair sözümüzün ve sesimizin kısılmasıdır. Bu tablo kader değildir. Kadın düşmanlarına, gerici yobazlara, para babalarına, bu düzene mahkum değiliz. Çocuk istismarlarına, kadına şiddete, tacize, kadın cinayetlerine mahkum değiliz. Eşitlikçi bir düzen, insanca bir yaşam mümkün” diye konuştu.