HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, HÜDA PAR’ın şu anda herhangi bir ittifakın içinde yer almadığını belirterek, “Biz her ne pahasına olursa olsun meclise girmek için ilkelerimizi çiğneyerek bir ittifakın içinde yer almayız.” dedi.
Kilis’teki programlarına katılmak için ilk olarak Gaziantep’e gelen HÜDA PAR Genel Başkanı Yapıcıoğlu, Kervan FM’in canlı yayın konuğu oldu.
Kervan Radyo Yayıncılık Yönetim Kurulu Başkanı Ökkeş Korkmaz’ın sunduğu “Özel Gündem” programının konuğu olan Yapıcıoğlu, Korkmaz’ın Gaziantep ve ülke gündemi hakkındaki sorularını cevaplandırdı.
Gazeteci Ökkeş Korkmaz’ın sorularını yanıtlayan Yapıcıoğlu, ekonomik sıkıntılar, seçim ittifakları, çatırdayan aile kurumu, uyuşturucu bağımlılığının insanları sürüklediği cinnet hali ve ahlaksızlığın giderek toplumda yaygınlaşması konularında önemli değerlendirmelerde bulundu.
Konuşmasına HÜDA PAR’ın amaç ve hedeflerini anlatarak başlayan Yapıcıoğlu, sadece belli bir etnik kimliğe ve mezhebe ve siyasi görüşe değil, bütün insanlığa hitap eden bir parti olduklarını söyleyerek, memleketin bütün sorunlarıyla ilgilendiklerini ve bu sorunların çözümü noktasında çözüm önerilerinin olduğunu söyledi.
Gaziantep’in bölgenin güzel kentlerinden biri olduğunu ifade eden Yapıcıoğlu, “Gaziantep bölgenin sanayi lokomotifi şehirlerinden biri ama tarihte gazi unvanını hak etmiş aynı zamanda pek çok şehit vermiş, direnişin sembollerinden bir şehirdir.” dedi.
“Halkımız HÜDA PAR’a teveccüh gösteriyor”
HÜDA PAR’a olan teveccühün arttığını belirten Yapıcıoğlu, “Halkın şimdiye kadar HÜDA PAR’ı yeterince tanımamış olmasından dolayı yeterince teveccüh görmemişti. HÜDA PAR’ı tanıyan, HÜDA PAR’ın sesini duyan, HÜDA PAR’ın projelerini, memleket meselesindeki çözüm önerilerini anlatınca insanların yüzlerindeki ışıltıyı, tebessümü görebiliyoruz. Bu durumda bizi ziyadesiyle memnun ediyor. İnşallah bu gezilerimiz devam ediyor. İnşallah her gün biraz daha fazla kardeşimizle temas edeceğiz.” ifadelerini kullandı.
HÜDA PAR olarak memleketin sorunlarına çare bulma konusunda çabaladıklarını belirten Yapıcıoğlu, memleket sorunlarına çözüm önerileri geliştirdiklerini ve geliştirdikleri çözüm önerilerini de halkla paylaştıklarını ifade etti.
“HÜDA PAR ilkeli ve adil siyaset yapıyor”
HÜDA PAR’In siyasi anlayışıyla ilgili bilgi veren Yapıcıoğlu, “Siyaset bugünkü üslubuyla, kavramıyla bugün her şeye itiraz edip, rakip tarafından ya da diğer siyasi görüş tarafından ileri sürülen hakikatlere bile itiraz edebilen kendi yandaşı yanlış söylese bile onu alkışlayan ya da onun yanlışlarını sahiplenebilen, doğruymuş gibi pazarlama anlayışı siyaset anlayışı değil. Bundan dolayı takip ettiği siyasi çizgilerden ayrılmayı düşündüğünü belirten ya da hissettiren çoğu vatandaş gördüğümüzü söyleyebiliriz. İnşallah bu yeni tarz siyaset HÜDA PAR’ın ortaya koyduğu ilkeli, adil, ‘eğriye eğri doğruya doğru’ diyen siyaset tarzı vatandaş tarafında görüldüğünde ben inanıyorum ki Türkiye’deki siyasetin havası da rengi de değişecektir. İnşallah bunu değiştirme konusunda muvaffak olmaya gayret edeceğiz.” şeklinde konuştu.
“Bu seçim sisteminde partiler ittifak içerisinde yer almaya zorlanıyor”
Yapıcıoğlu, seçime odaklı bir parti olmadıkları için hangi tarihte yapılırsa yapılsın seçime her an hazırlıklı olduklarını ifade ederek, şunları söyledi:
“Çünkü sürekli seçim olmasa da seçim geçtikten sonra da memleketi dolaşıyoruz, halkın içerisindeyiz, halkın sorunlarını doğrudan doğruya halktan dinliyoruz. Çözüm önerilerini halkla paylaşıyoruz. Halkın sorularına cevap vermek, kendimizi tanıtma hususunda sürekli bir gayret içerisindeyiz. Bu anlamda biz her an seçime hazır olarak duruyoruz. ‘Peki, hangi ittifakta neler olacak?’ sorusu bize sıkça soruluyor. Bize, ‘siz hangi ittifaktasınız?’ diye soruyorlar. Biz HÜDA PAR olarak herhangi bir ittifakın içerisinde değiliz. Yani herhangi bir partiye ittifak konusunda verilmiş bir sözümüz, varılmış bir anlaşmamız yoktur. Ama bu HÜDA PAR 2018 seçimlerinde olduğu gibi herhangi bir ittifak içerisinde yer almayacak anlamında değildir, bunu böyle anlamamak lazımdır. Bir ittifak içerisinde yer alabiliriz. Siyasetin doğasında ittifaklar vardır. Bu seçim sisteminde partiler ittifak içerisinde yer almaya zorlanıyor. İstikrar adına temsilde adalet ilkesi feda ediliyor. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi halk arasındaki ismi ile ‘Başkanlık Sistemi’ getirildikten sonra artık yönetimde istikrar bir anlamda garantidir. Cumhurbaşkanı olarak seçilen kişi görevi tamamlamadan meclis tarafından oyla indirilmesi imkansıza yakın, çok zor, ağır şartları var. Ama aynı zamanda meclis cumhurbaşkanını indirirse meclis kendisine de fesih etmiş oluyor. Yani seçimlerin yenilenmesine her iki seçiminde birden yenilenmesine karar vermiş olur.”
“Baraj hiç olmamalıdır”
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçtikten sonra herhangi bir oranda seçim barajının olmasını gerektirecek bir nedenin olmadığını ve barajın tamamen kaldırılması gerektiğini ifade eden Yapıcıoğlu, “Sadece rakamın yüzde 10’dan yüzde 7’ye, 5’e indirilmesi tek başına bir şey ifade etmiyor. Elbette yüzde 7, yüzde 10’dan iyidir. Yüzde 5 olsa yüzde 10’dan iyidir ama olması gereken bize göre barajın hiç olmamasıdır.”
HÜDA PAR’ın herhangi bir ittifakın içinde yer almadığına vurgu yapan Yapıcıoğlu, HÜDA PAR’ın ittifaklara kapalı olmadığını, ancak HÜDA PAR’ın bir ittifak arayışında da olmadığını ifade etti.
Yapıcıoğlu, memleketin ve milletin faydasına olacak bir ittifak teklifinin gelmesi durumunda, parti içinde yapılacak bir istişare sonucu bir karara varılabileceğinin mesajını verdi.
“Biz ne pahasına olursa olsun meclise girmek için ilkelerimizi çiğneyerek bir ittifakın içinde yer almayız” diyen Yapıcıoğlu, “Ama ilkelerimiz doğrultusunda bir ittifak teklifi olursa ya da bir ittifak ortamı oluşursa bir ittifak içerisinde yer alabiliriz. Ama an itibarıyla bizim kimseye verilmiş bir sözümüz yok, varmış olduğumuz bir anlaşma yok.” diye konuştu.
“Gıda maddelerinin fiyat artışı ortalama enflasyonun üzerinde”
HÜDA PAR olarak sürekli sahada olduklarını ve gittikleri hemen hemen her ilde ekonomik krizin yansımalarını gördüklerini anımsatan Yapıcıoğlu, “Evet, bir yılı aşkındır bir süredir pandeminin hafiflemesinden, yani gerileme döneminden bu yana geçtiğimiz yaz aylarından ve yazın başlarından itibaren memleketi geziyoruz. Neredeyse bir buçuk yıl oldu. Memleketin her tarafında vatandaşın en çok konuştuğu sorun ekonomik kriz. Yani bir ekonomik kriz var. Adı konulmamış olsa da özellikle dar gelirli bundan çok ciddi mustariptir. Emekliler sıkıntı yaşıyor. Sabit gelirliler, asgari ücretliler sıkıntı yaşıyorlar. Korkunç bir şekilde kiralar ve mülk fiyatları arttı. Gıda maddelerinin fiyat artışı ortalama enflasyonun üzerindedir.” dedi.
Çiftçilerin girdi fiyatlarının arttığını ve üretim yapmakta zorlandığını belirten Yapıcıoğlu, çiftçilere destek verilmesi gerektiğini ifade etti.
Ekonomik krizin toplumun önemli kesimini olumsuz etkilediğini belirten Yapıcıoğlu, öğrencilerin, memurların, işçilerin ve köylülerin özellikle de küçük esnaf ciddi bir şekilde ekonomik krizden şikayetçi olduğuna dikkat çekti.
Memleket gezileri kapsamında yaptığı esnaf ziyaretlerini değerlendiren Yapıcıoğlu, gezilerinde karşılaştığı en önemli sorunun ekonomik sıkıntılar olduğunun altını çizdi.
“Uyuşturucu sorununa çok acil bir şekilde çözüm bulmak gerekiyor”
Toplumda giderek artan ahlaki çöküntüye ve uyuşturucu bağımlılığına dikkat çeken Yapıcıoğlu, uyuşturucu kullanma yaşının ilkokul seviyelerine kadar indiğini belirterek, asıl mücadelenin uyuşturucuyu imal eden ve ülkeye girişini sağlayanlarla yapılması gerektiğinin altını çizerek, şöyle konuştu:
“Gezdiğimiz yerlerde, halkın dile getirdiği sorunlardan bir tanesi de ahlaki çöküntü ve özellikle gençlerin uyuşturucuya bulaşmaları konusudur. Nereye gitsek vatandaş uyuşturucu belasından bahsediyor, şikayet ediyor. Uyuşturucu kullanma yaşı artık ilkokul, ortaokul seviyesine kadar düştü ve çocuklarımızı uyuşturucuya alıştırmaya başladılar. Gittiğimiz bazı yerlerde ‘her 4 gençten bir tanesi hatta bazı yerde 3 gençten bir tanesi bir şekilde uyuşturucu ile tanıştı’ şeklinde şikayetler alıyoruz. Örneğin, ‘Adana nüfusu itibarıyla Türkiye’nin 7’inci büyük şehri ama uyuşturucu kullanımıyla Türkiye’nin en fazla uyuşturucu tüketilen şehri haline geldi’ yönünde bilgiler alıyoruz. Doğu’da gittiğimiz bir yerde adliyede çalışan birisinin verdiği rakam bizim tüylerimizi diken diken etti. Gençlerin aşağı yukarı yüzde 30’u uyuşturucuya alışmış durumda, uyuşturucu kullanmaya başladı. Yine geçen sene Doğu’daki bir şehrimizde adliyede emanetten sorumlu kişi kendisine teslim edilen uyuşturucular ile yakalanmış. Yine uyuşturucuları imha edilmek üzere adliye emanete teslim etmişler, adliyede emanetten sorumlu bu kişi tekrar para karşılığında dışarıya çıkarmış ve uyuşturucuları yeniden insanlara özellikle gençlere dağıtmışlar, bu korkunç olaylar yaşanıyor. Uyuşturucu öyle bir bela ki mutlaka buna çok acil bir şekilde çözüm bulmak gerekiyor.”
“Fedakarlık sadece vatandaştan bekleniyor”
Ciddi bir ekonomik problemin olduğunu ve ekonomik problemden en çok dar gelirlilerin etkilendiğini ifade eden Yapıcıoğlu, “Servis ücretleri, okul kıyafetleri, kantinlerdeki kiraların çok ciddi bir şekilde artmış olması, kantinde önceleri satılan atıştırmalıkların veya yiyeceklerin fiyatlarının piyasaya göre biraz daha artmış olması dar gelirlileri etkiliyor. Önümüz kış, yakacak fiyatların artması, doğalgaz fiyatlarının zamlanması, elektriğin pahalı olması ve çok kişinin kirayı ödeyememesi, daha ucuz bir ev bulma ümidiyle ev değiştirmesi gibi problemler var. Kur, faiz ve enflasyon üçgeninde, üçlü bir kıskaçla fakir fukaranın boynuna adeta ip geçirilmiş, sürekli sıkıştırılıyor. Ya da 3 çeneli bir mengene gibi her gün bir diş daha sıkıyorlar. Yani eğer kendilerine tüketici lazım olmasa ya da üretim elemanlarından birisi olarak işgücü olarak lazım olmasa belki insan nüfusunu 10’da bire indirecekler. Şimdiye kadar kriz dönemlerinden dar gelirli vatandaşa ‘sıkın dişinizi, ekonomik kriz var, biraz fedakarlık yapın’ dediler. İyi de geçtiğimiz ay bankalar ikinci çeyrek karlarını açıkladılar. Bankalar ortalama kârlarını yaklaşık yüzde 400 oranında artırmışlar. Para satıyorlar. Bankalar ne yapıyor, ne üretiyor? Banka topladığı paraları 10 defa 10 farklı kişiye kredi veriyor. Bankalar aldığı faizlerle kendi kârını sürekli arttırıyor. Şimdi siz bu sistemden, bu çarkın bu hilesinden, bu sorunlu taraflarından kurtulmak istiyorsanız iktisatlı olmak zorundasınız. Peki, iktisatlı kim olacak? Sadece vatandaştan, ‘musluğunu biraz daha az aç, suyu akıtırken dikkatli ol, israf etme, lüzumsuz fazla ışıkları söndür, elektriği fazla yakma, kalorifer derecesini biraz düşür, tasarruf et, çocuğunu okula gönderirken çok uzak mesafe değilse servis tutma, yürüyerek gitsin, kendinde hatta bisiklete bin, toplu taşımaya binme’ diyorlar. Tamam da bu hep dar gelirli vatandaştan mı istenir? Asıl fedakarlığı yapması gerekenler başta kamu idarecileri olmak üzere kamudaki israfın önüne geçilmesi lazım. Kamuda tasarrufa yönelmek zorundadır. Servet biriktirenler, mal biriktirenler bu yükün altına girmeli, taşın altına elini sokmalıdır.” diye konuştu.
“Küçük esnafın, dar gelirlinin ve çiftçinin mutlaka desteklenmesi lazım”
Genel anlamda memleketin her tarafında ekonomik sıkıntıların olduğuna dikkat çektiği konuşmasında Yapıcıoğlu, “Özellikle dar gelirli kesimler bunu daha fazla hissediyor. Dar gelirli kesimler, özellikle emekliler, asgari ücretle çalışan hatta bazı yerlerde asgari ücretin altında bir gelire sahip olanlar var. Hayatını devam ettirebilmek için almak zorunda olduğu gıda ve enerji başta olmak üzere konut ve kira da bunun üzerine eklenebilir. Bunların fiyatlarında açıklanan enflasyon oranlarının üzerinde bir artış var. Bu da dar gelirlileri ciddi anlamda zorluyor. Hükümete çağrımız şudur; özellikle küçük esnafın desteklenmesi lazım, çiftçinin mutlaka desteklenmesi lazım, emeklinin geliri geçimini sağlamaya yetmiyor. Gelirden yeterince pay almayan insanlara merkezi bütçeden daha fazla pay ayrılmalı, bunlar desteklenmelidir. Bu zor dönemleri atlatmak için mutlaka insanların geçinmek için ihtiyaç duyduğu her şeyi rahat bir şekilde ulaşabileceği kadar bir gelire sahip olmalıdır. Eğer fiyatları durduramıyorsanız bir tek yok kalıyor önünüzde; o zaman siz halkın gelir seviyesini yükselteceksiniz, gelirini artıracaksınız ki istediğini alabilsin.” diye konuştu.
Toplanan vergilerin yaklaşık üçte ikisinin dolaylı vergiler olduğunu dile getiren Yapıcıoğlu, “Daha çok gelir elde eden ve servet biriktiren insanlardan vergi alınmalı. Yani insanlar harcarken vergi vermemeli. Şu anda en çok vergi harcarken verilen vergilerdir. Bu da toplam verginin yaklaşık üçte ikisidir. Bunun da düzeltilmesi gerektiğini söylüyoruz.” ifadelerini kullandı.
Fiyat artışlarının ve enflasyonun durdurulamadığına dikkat çeken Yapıcıoğlu, hükümete çağrıda bulundu.
Yapıcıoğlu, “Özellikle dar gelirli vatandaşlar başta olmak üzere emekli, öğrenci, küçük esnaf ve çiftçi, küçük çapta hayvancılıkla uğraşan insanlarımızın gelir seviyesini yükseltecek tedbirler almak gerekiyor. Mutlaka dar gelirli vatandaşların sıkıntıyı atlatmaları için sosyal devlet olmanın gereği bu sıkıntılara bir an önce çözüm getirmek gerekir.” ifadelerini kullandı.
“Kadını koruyacağız diye aile kurumunu yıkmak zorunda değiliz”
Kadını ve aileyi korumanın; Avrupa’dan ithal edilen yasalarla mümkün olmayacağının altını çizen Yapıcıoğlu, “Aile kurumu çatırdıyor. Mutlaka aile kurumunun yeniden ihya edilmesi ve desteklenmesi gerekir. Eğer aile kurumu çökerse bu tür tablolarla daha sık karşılaşabiliriz. Şu anki mevcut kanunlarla boşanmalar kolaylaşmış, evlilik zorlaştırılmış. Zinanın suç olmaktan çıkarılmış olması aile kurumuna ciddi şekilde zarar vermiştir. 6284 sayılı yasa, her ne kadar İstanbul Sözleşmesi’nden imza çekilmiş olsa da aile kurumuna zarar vermeye devam ediyor, mutlaka elden geçirilmesi gerekir. Kadını koruyacağız diye aile kurumunu yıkmak zorunda değiliz. Kadını korumalı, kadına yönelik şiddeti durdurmalıyız ama bunu yaparken aileyi yıkacak zararlı uygulama ve düzenlemelerden mutlaka kaçınmalıyız. Hem kadını hem aile kurumunu korumak mümkündür ama bu Avrupa’dan ithal edilen yasalarla mümkün değildir.” ifadelerini kullandı.