Melih MERİÇ
CHP Gaziantep Milletvekili
Düşünün bir yolculuk…
Biri otobana girmiş, konforla ilerliyor.
Diğeri yokuş yukarı, virajlı, çukurlu bir yoldan tırmanıyor.
Ama varış noktası aynı: emeklilik.
İşte Türkiye’nin esnafı tam da bu ikinci yolda… Ve 9 bin gündür yürüyor.
SSK’lı çalışan 7 bin 200 günle emekli olurken, Bağ-Kur’lu esnaf 9 bin gün çalışmak zorunda.
Aradaki bu 1.800 gün, kâğıt üstünde bir sayı gibi görünse de gerçekte bir ömre denk geliyor.
Bu fark; bir çocuğun büyümesi, bir dükkânın kapanması, bir hayatın yorulması demek.
Ben bu adaletsizliği yalnızca Ankara’daki rakamlardan okumuyorum.
Gaziantep’te sokak sokak geziyor, esnafımızı dinliyorum.
Dermanı kalmamış ayakkabıcılar, pos cihazıyla barışamamış bakkallar, müşteriden çok fatura biriktiren kahvecilerle göz göze geliyorum.
Aynı hikâyeleri İzmir’de de duyuyorum, Erzurum’da da.
Çünkü bu yük coğrafya tanımıyor.
Türkiye’nin dört bir yanındaki 3 milyon Bağ-Kur’lu esnaf, aynı yorgunlukla dükkân kapatıyor.
Seçimden önce “7 bin 200 güne düşüreceğiz” dediler.
Seçim bitti. Söz rafa kalktı, günler sayılmaya devam etti.
Esnaf hâlâ hesap makinesiyle, takvimle, e-Devlet ekranıyla cebelleşiyor.
Yaş geçiyor, umut yerinde sayıyor.
Çalışma Bakanı çıkıp diyor ki: “Orta Vadeli Program’da yer alıyor.”
Oysa esnafın ömrü uzun vadeye kalmadı Sayın Bakan.
Esnafın vadeye değil, vade farkı ödemeye gücü kalmadı!
Bu insanlar, bu ülkenin sırtını dayadığı direklerdir.
Kimi sabahın altısında fırın açar, kimi gece yarısı kasayı kapatır.
Ama sosyal güvenlik söz konusu olduğunda hâlâ “ikincil vatandaş” muamelesi görürler.
Ne kıdem var, ne tazminat…
Her şeyi kendisi yapar: primini de yatırır, dükkânını da süpürür, borcunu da kendi öder.
Sorarım size:
Bir ülkede, kendi işini kuran, yanında eleman çalıştıran, vergisini ödeyen insan mı cezalandırılır?
Yoksa ödüllendirilir mi?
Yıllarca çalış, üret, diren…
Sonra sana “Bir 5 yıl daha beklersen olur” desinler.
Adalet bu değil.
Bu, bir sabır testi.
Bakın, mesele emeklilikten çok daha fazlası.
Mesele, bir ülkenin en çalışkan insanlarının “günü dolmadı” diye kenara itildiği çarpık bir düzendir.
Ve artık bu düzen değişmeli.
9 bin gün bir sayı değildir.
Yorgunlukla yoğrulmuş bir hayatın, alın teriyle örülmüş bir emeğin ölçüsüdür.
Bu, sadece bir vaadin değil; büyük bir borcun ifasıdır.
Esnaf artık gün değil; güvence, eşitlik ve vefa istiyor.
Ve unutmayın:
Bir ülkenin adalet terazisi, en çok terazinin başında olmayanların hakkıyla ölçülür.
Yarın, günü gelmeden yaşlananların; bugün görmezden gelinenlerin sesi yükselecek.
Çünkü bu memlekette artık sayılar değil; saygılar konuşmalı.