Gaziantep Barosu’ndan “İnsan Hakları” açıklaması

0
671

Dünya İnsan Hakları Günü nedeniyle bir basın açıklaması yapan Gaziantep Barosu üyesi avukatlar, Türkiye’deki ekonomik, sağlık ve hukuki anlamdaki sorunlara dikkat çekti ve Türkiye’de ‘anayasal hukuk devleti’ ilkesinin hiçe sayıldığını bildirdi.


Gaziantep Barosu, İnsan Hakları Günü nedeniyle Adliye Sarayı önünde yaptığı açıklamada, Türkiye’de fikir ve vicdan özgürlüğü neredeyse tamamen ortadan kaldırıldığını ve hali hazırda cezaevlerinin akademisyenler, basın emekçileri, aktivist ve siyasilerle dolu olduğunu bildirdi.
Gaziantep Barosu İnsan Hakları Merkezi üyesi Avukat Aysun Berfin Çelik’in okuduğu ve çok sayıda avukatın katıldığı basın açıklamasında; şu görüşler dile getirildi:
“ANAYASAL HUKUK DEVLETİ İLKESİ HİÇE SAYILIYOR”
“Bilindiği gibi yaşam hakkından sonra en değerli insan haklarından olan ‘fikir ve vicdan özgürlüğü hakkı’ AİHM’in Handyside kararında denildiği gibi; düşünce toplumun bir kesimi için şok edici olabilir, rahatsız edebilir ve hatta saldırgan algılanabilir. Bu düşüncelerin ifade edilmesi özgürlüğü ve hakkı çoğulcu, hoşgörülü demokratik bir toplumun gerekliliğidir. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, devletin imzalamış olduğu temel hak ve özgürlükler ilgili uluslararası antlaşmalar kanunlarla çatıştığında uluslararası sözleşme hükümleri uygulanır demektedir. AİHM tarafından Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş hakkında verilmiş olan güncel ihlal kararlarına karşı ulusal mahkemelerce verilen uymama kararları, bu kişilerden bağımsız olarak, ‘anayasal hukuk devleti” ilkesini hiçe saymaktadır”


“MUHALİFLERE VARLIĞINI SÜRDÜRMA HAKKI VERİLMİYOR”
Türkiye’de gelinen şu son noktada; düşünce ve vicdan özgürlüğünün nerdeyse tamamen ortadan kaldırılmaya, toplumun muhalif olan bütün seslerinin susturulmaya çalışıldığını, cezaevlerinin akademisyenler, basın emekçileri, aktivist ve siyasilerle dolup taştığını öne süren Çelik, “Dil, din ve cinsiyet üzerinden yaşatılan hak ihlallerine karşı ciddi bir cezasızlık politikası güdülmektedir. Demokrasi sadece bir kelimeden ibaret kalmış olup, halkın iradesi yok sayılarak neredeyse 100′ den fazla Belediyeye kayyum atanmış ve yine halkın seçmiş olduğu vekilleri, hiçbir hukuki temeli olmayan despotik kararlarla tutuklanmıştır. Basın ve yayın organları belli bir ideolojiye sahip kişilerin tekeline geçirilmiş olup, muhalif olan hiçbir yayına izin hatta varlığını sürdürme hakkı verilmemektir” diye konuştu.

“YAŞAM HAKKI İHLALLERİ VİCDANLARI DERİNDEN YARALIYOR”
Çelik, basın açıklamasının devamında, “Hak ihlalleri almış başını gitmektedir. Toplumdaki bireylerin yargının bağımsız olduğuna dair inancı kalmamıştır. İnsan haklarını korumaya ve geliştirmeye yönelik imzalamış olduğumuz uluslararası sözleşmeler iç hukukumuzda uygulanmamaktadır. Zaten yürütmenin başında bulunanlar, uluslararası mahkeme kararlarına uymayacaklarını açıkça ifade etmektedir. Anayasa madde 90 açıkça ihlal edilmektedir. Ne vahimdir ki, çocuk istismarları ve kadın cinayetleri almış başını giderken uygulanan adeta cezasızlık siyaseti vicdanları derinden yaralamaktadır. Yanlış ekonomik politikalar yüzünden halk açlık sınırının altında bir gelirle hayatını idame etmeye mecbur bırakılmaktadır. Dahası sağlık konusunda gereken destek verilmediği için birçok SMA hastası çocuk adeta ölüme terk edilmektedir. Bu durum açıkça ‘yaşam hakkı’ ihlalidir. Devletin; çocuğu, kadını ve dezavantajlı grupları korumak için politika üretmesi “yaşam hakkı” başta olmak üzere temel insan haklarının bir gereğidir. Mevcut tablo ise bu açıdan umutsuzdur. Tüm bunlara rağmen; sözde değil, özde insan haklarının uygulandığı bir dünya düzeni kurana kadar insan haklarının savunulması ve sürekli kılınması hususunda hak savunucuları biz avukatlar olarak haklı ve onurlu mücadelemizi etkili, azimli ve kararlı biçimde sürdürecek, tek sesliliğe karşı, ayrımcı politikalara karşı, taraflı yargıya ve insan haklarını tanımayan yürütme erkine karşı temel hak ve özgürleri savunmaktan asla vazgeçmeyeceğiz” ifadelerini kullandı.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz