Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin Milli Uzay Programı hedeflerine ilişkin, “Birincil ve en önemli hedefimiz Cumhuriyetimizin 100’üncü yılında aya ilk teması gerçekleştirmektir. İnşallah aya gidiyoruz. Hazırlıklarına başladığımız ay programıyla bu hedefi iki aşamada tamamlamayı planlıyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen Milli Uzay Programı Tanıtım Toplantısı’na katıldı. Toplantı salonunun tavanına özel olarak yerleştirilen kubbeye (dome) 3 boyutlu uzay görüntüsünün yansıtıldığı programda önce Türkiye Uzay Ajansı’nın (TUA) logosu açıklandı. Ardından sahnedeki dev ekranlar ve dome aracılığıyla, TUA logolu yerli bir roketin uzaya fırlatılışıyla bir Türk astronotun görüntülerini de içeren tanıtım filminin gösterimi yapıldı.
‘ÜLKEMİZİN UZAYDAKİ YOL HARİTASI OLACAKTIR’
Türkiye adına tarihi bir dönüm noktasına şahitlik edildiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin ilk Milli Uzay Programı’nın uzun süreli bir planlama ve çalışmanın ürünü olduğunu söyleyerek, “Bu program gerçekçi ama bir o kadar da rekabetçi hedefleri kapsayan içeriğiyle ülkemizin uzaydaki yol haritası olacaktır. Küresel uzay yarışında ülkemizi üst liglere taşıyacak bu yol haritasının başarıyla hayata geçmesini diliyorum. Dile kolay, tam 18 yıldır Rabbim bize nice güzel hizmetler, yatırımlar, atılımlar vesilesiyle milletimizin huzuruna çıkmayı nasip etti. Bugün de evlatlarımız adına geleceğin Türkiye’si adına yine bir büyük projenin heyecanıyla karşınızda bulunuyorum. Yüzyıllar boyunca yeryüzünde adaletin, ahlakın ve barışın öncülüğünü yapan medeniyetimizin gökyüzündeki yolculuğuna kapı aralıyoruz. Ülkemizin uzaydaki hak ve menfaatlerini nasıl koruyacağımızı, gelecek 10 yılı nasıl şekillendireceğimizi birazdan açıklayacağız. Paylaşacağımız hedefler bir hayal ürünü değil, havacılık ve uzay teknolojilerinde bugüne kadar başardıklarımızın bir üst noktaya taşınmasıdır” görüşünü dile getirdi.
’10 ÜLKEDEN BİRİ OLMAKTA KARARLIYIZ’
Türkiye’nin kozmik rekabetteki mücadelesinin 1985’ten bu yana sürdüğünü, ancak bu mücadelenin asıl alt yapısının son 18 yıldaki yatırımlarla oluşturulduğunu anlatan Erdoğan, Türkiye’yi kendi uydularını geliştirebilen, üretebilen, test edebilen bir seviyeye çıkardıklarını kaydetti. 2012 yılında uzaya fırlattıkları istihbarat uydusu Göktürk-2 ile dünyada uydu üretme kabiliyetine sahip sayılı ülkeler arasına girdiklerini belirten Erdoğan, “Şimdi sırada Göktürk-3 var. Gece ya da gündüz fark etmeksizin her türlü hava şartında yüksek çözünürlüklü görüntü elde edebilecek bu uydumuzun planlama çalışmalarına devam ediyoruz. TÜBİTAK Uzay tarafından geliştirilen ilk yerli ve milli yüksek çözünürlüklü yer gözlem uydumuz İMECE’nin de entegrasyon işlemleri tamamlandı, testleri sürüyor. İnşallah 2022 yılında bu uydumuzu da uzaya fırlatılacağız. İMECE yörüngeye yerleştiğinde tüm kurumlarımızın görüntü ihtiyacını karşılayacak metre altı çözünürlükteki ilk milli gözlem uydumuz olacaktır. Gözlem uydularında kazandığımız tecrübeyle haberleşme uydularını da kendi imkanlarımızla üreterek bu kabiliyete sahip 10 ülkeden biri olmakta kararlıyız” diye konuştu.
Erdoğan, Türksat 5A uydusu ile faal haberleşme uydularının sayısını 4’e çıkardıklarını, yerli ve milli imkanlarla üretilen ilk haberleşme uydusu Türksat 6A’yı da 2022’de uzaydaki yörüngesine yerleştireceklerini bildirdi. Uydu teknolojilerinin alt bileşenleri ve yazılımlarını üretmek noktasında da yoğun çalışmalar içerisinde olduklarını söyleyen Erdoğan, “Önümüzdeki süreçte Türk mühendislerinin yerli yazılımlarıyla birlikte uydulardan elde ettiğimiz bilgilerin güvenliğini de tamamen sağlamış olacağız” dedi.
Erzurum’da Karakaya tepeleri üzerinde 3 bin 170 metre yükseklikte Doğu Anadolu Gözlemevi’ni inşa ettiklerini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu tesis tamamlandığında 4 metre çapındaki Türkiye’nin en büyük optik ve ilk kızılötesi teleskobunun devreye alınmış olacağına dikkat çekti.
‘DÜNYANIN GÖZÜ ÜZERİMİZDE, ‘ÇILGIN TÜRKLER GELİYOR’ DİYORLAR’
Daha sonra astronomi, matematik ve tıp gibi temel bilimlere öncülük etmiş bazı Türk ve Müslüman alimleri sıralayan Erdoğan, pozitif bilimlerdeki üstünlüğün son yüzyıllarda batıya geçerek onları kalkındırdığını kaydederken şöyle konuştu:
“Coğrafi keşiflerle değişen güç dengelerinin farkına varmada geç kaldık ve bunun bedelini ağır şekilde ödedik. Ama bugün dünya yeni bir değişimin, yeni bir dönüşümün arifesindedir. Yeni dönemde güç dengelerini uzay keşiflerinin, bu alandaki yeni teknolojilerin belirleyeceği açıkça görülüyor. Milli teknoloji hamlesi vizyonumuzla Türkiye’yi kritik ve özgün teknolojilerin üreticisi yapma hedefimize kilitlenmemizin sebeplerinin en başında bu gerçeği görmemiz geliyor. Şuur, özgüven ve adanmışlığa sahip olduğumuzda erişemeyeceğimiz menzil, aşamayacağımız engel olamaz, bunu böyle bilelim. Bu anlayışla doğru zamanda insansız hava aracı (İHA) ve silahlı İHA teknolojilerine yatırım yaparak sahada oyunu değiştiren tarafta yer almayı başardık. Tüm dünyanın gözü üzerimizde. Niye bu kadar saldırıyorlar? ‘Çılgın Türkler geliyor’ diyorlar. Milli Elektrikli Otomobil için de doğru zamanda adımlar attık. Bu konuda da Türkiye en çok konuşulan, takip edilen ülkeler arasındadır. Şimdi de uzay çalışmalarında, doğru zamanlama ile doğru adımları atarak hareket etme kararlığımızı ortaya koyuyoruz. Temsil ettiğimiz medeniyetin, dünyaya yeniden öncü olabilmesi, Türkiye’nin uzay yarışındaki kat edeceği mesafeye bağlıdır. İnsanlığın bir kısmının değil, tamamının barışa ve huzura kavuşması için, medeniyetimizi yeniden şahlandırmak mecburiyetindeyiz.”
‘MACRON, SEN ÖNCE CEZAYİR’İN HESABINI VER’
Türkiye’nin asırlar boyunca topraklarına her ayak basan tarafından sömürülen Afrikalılar, sürgünlerle yerinden yurdundan edilen Asyalılar, gettolara sıkıştırılan ve faşizmin insafına bırakılan Batılılar için de başarılı olmak mecburiyetinde olduğunu belirten Erdoğan şu mesajları verdi:
“Şu anda bakıyorum da Fransa’nın başındaki zat durmadan bana saldırıyor. Ya senin benle ne işin var? Sen önce Cezayir’in hesabını ver. Senin büyüklerin Cezayir’de 1 milyon insanı öldürdü. Onun hesabını ver. Sen önce Ruanda’nın hesabını ver. Yüzbinlerce insanı öldürdünüz. Ama Türk’ün ve Türkiye’nin ne de ecdadımızın geçmişinde öyle bir şey söz konusu değil. Bizim ellerimizde kan yok ama sizde kan var. Diyorlar ki; Libya’dan Türkiye askerini çeksin, Azerbaycan’dan Türkiye askerini çeksin. 30 yıldır Azerbaycan’da tüm Karabağ’ı işgal altında tuttunuz. O topraklar kimindi? O topraklar Azerbaycanlı kardeşlerimizindi ve bu toprakları işgal altında tuttunuz. Şimdi kendi göbeğini Azeri kardeşlerimiz kendileri kesti ve biz de elimizden gelen desteği verdik ve böylece Karabağ sahiplerinin eline geçti. Macron şimdi haber gönderiyor. Libya’dan Türkiye askerini çeksin. Sen önce bize bu aklı vereceğine bunu kendine sakla. Bak orada Çad’ın, Mali’nin, Wagner’in askerleri var. Siz onları oralardan bir çekin. Ondan sonra sizle bunları konuşalım. Biz askeri ve güvenlik iş birliği anlaşmamız olan Libya ile anlaşmamızın gereğini yaptık ve sadece orada eğitim için varız. Eğitimin dışında değil ve bugün yeryüzünde adaleti tesis etmenin yolu, gökyüzünde güçlü bir şekilde var olmaktan geçiyor.”
‘GÜÇLÜ VE BAĞIMSIZ TÜRKİYE’Yİ UZAYDA DA TAHKİM EDECEĞİZ’
Geçmişten aldıkları güçle beslenerek geleceğe bakacaklarını, teknolojik kapasiteyi geliştirmek ve buradan doğacak olan ekonomiden faydalanmak için uzayda da olacaklarını söyleyen Erdoğan, “Elde ettiğimiz tecrübe ve birikimi bilim, sanayi ve teknoloji ekosistemimize aktarabilmek için uzayda olacağız. Onun için daha çok çalışacağız. Yapacağımız çok iş var. Güçlü ve bağımsız bir Türkiye’nin yerini, sadece dünyada değil, uzayda da tahkim edeceğiz. İşte bu vizyonu yürütecek olan kurumumuz Türkiye Uzay Ajansı’dır. Bu kurumumuz uzay alanında birikmiş kabiliyetlerimizi tek çatı altında koordine etmek ve bu alanda yeni güçlü bir sinerji oluşturmak için yola çıktı. İlk görevi milli uzay programı hazırlamak olan ajansımız, kamu kuruluşlarından özel sektöre, üniversitelerden uluslararası ortaklara kadar tüm paydaşların katkılarıyla çalışmasını tamamladı. Milli Uzay Programımızda hedeflerimizi gerçekleştirmek için hangi kaynak ve yetkinliklere sahip olmamız gerektiğini, adımlarımızı ne zaman ve ne şekilde atacağımızı belirledik” diye konuştu.
10 MADDELİK MİLLİ UZAY PROGRAMINI AÇIKLADI
Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra Türkiye’nin uzaydaki 10 yıllık vizyon, strateji, hedef ve projelerinin yer aldığı Milli Uzay Programını ‘Gökyüzüne Bak Ayı Gör’ sloganıyla birlikte şöyle açıkladı:
“Milli Uzay Programı’ndaki birincil ve en önemli hedefimiz Cumhuriyetimizin 100’üncü yılında aya ilk teması gerçekleştirmektir. İnşallah aya gidiyoruz. Hazırlıklarına başladığımız ay programıyla bu hedefi iki aşamada tamamlamayı planlıyoruz. İlk aşamada 2023 yılı sonunda yakın dünya yörüngesinde ateşleyeceğimiz kendi milli ve özgün hibrit roketimizle aya ulaşarak sert iniş gerçekleştireceğiz. Uzay aracımızı yakın yörüngeye çıkaracak ilk fırlatmayı uluslararası iş birliğiyle hayata geçireceğiz. Bu görevi tamamladığımızda hem aya ulaşmayı başaran ülkelerden biri olacak hem de ikinci aşama ay misyonu için gerekli bilgileri toplamış olacağız. 2028 yılında hayata geçirmeyi planladığımız ikinci aşamada ise aracımızı yakın yörüngeye çıkaracak ilk fırlatmayı bu kez kendi milli roketlerimizle yapmayı hedefliyoruz. Aya yumuşak iniş gerçekleştireceğimiz bu aşamayı da tamamladığımızda ayda bilimsel faaliyetler yapabilen sayılı ülkelerden biri konumuna geleceğiz. Böylece medeniyet coğrafyamızın da sembolü olan hilali al bayrağımızla aya göndermenin gururunu milletimize yaşatacağız. Hazırlıklarına başladığımız ay programı fırlatma, roket ve kontrol teknolojilerindeki atılımlarımız için bir kaldıraç görevi görecektir. Bu program yüksek radyasyona dayanıklı teçhizat teknolojisinden haberleşmeye, otonomiden yapay zekaya kadar birçok alandaki çalışmalara zemin oluşturacaktır. Böylece yerli ve milli olarak geliştirdiğimiz alt sistemlerin ticarileştirilmesinin de önü açılacaktır. Tabi bu oldukça zor ve riskli bir görevdir. Yakın zamanda aya iniş denemeleri başarısızlıkla sonuçlanan ülkeleri hepimiz gördük.
Türk mühendislerinin inşallah bu görevi başaracaklarına tüm kalbimle inanıyorum.”
Programdaki ikinci hedefin, yeni nesil uydu geliştirme alanında dünya ile rekabet edebilecek ticari bir marka ortaya çıkarmak olduğunu kaydeden Erdoğan, “Ülkemizin sahip olduğu uydu üretim kabiliyetlerini, Türkiye Uzay Ajansı koordinasyonunda kurulacak olan tek bir milli şirket bünyesinde birleştireceğiz. Hali hazırda uydu ve uydu alt sistemlerinin üretim faaliyetleri birden çok kuruluş tarafından yürütülüyor. Bunu tek çatı altında toplayarak hem uydu üretim süreçlerinde tam eşgüdümü yakalayacak hem de insan kaynağı başta olmak üzere tüm imkanlarımızı daha verimli şekilde kullanacağız. Bu sayede rekabet gücümüzü artırarak dünyadaki uydu pazarından daha fazla pay elde etmeyi planlıyoruz. Tek elden yürüteceğimiz yerli uydu geliştirme programlarıyla, uzaydaki hedeflerimizle uyumlu olarak yeni uydu ihtiyaçlarımızı çok daha verimli bir şekilde gidereceğiz” dedi.
‘BÜYÜK RİSKLER BARINDIRAN DIŞA BAĞIMLILIKTAN KURTULACAĞIZ’
Erdoğan, “Milli Uzay Programı’ndaki üçüncü hedefimiz Türkiye’ye ait bir bölgesel konumlama ve zamanlama sistemi geliştirmektir. Sivil ve askeri amaçlı navigasyon ihtiyaçları için kullanılan bu uydu teknolojisine dünyada yalnızca 6 ülke sahiptir. Uyduları yer sistemleriyle birlikte kullanarak yenilikçi bir yöntemle oluşturacağımız kendi bölgesel konumlama sistemimiz sayesinde, büyük riskler barındıran dışa bağımlılıktan kurtulacağız. Bu hedefi başardığımızda savunma, tarım, şehircilik ve otonom araçlar başta olmak üzere kendi hassas navigasyon uygulamalarımızı geliştirebileceğiz. Elbette böyle bir imkana sahip olmak, Türkiye ile birlikte bölgemizdeki dost ve kardeş ülkelere de önemli avantajlar kazandıracaktır” bilgisini paylaştı.
‘DÖRDÜNCÜ HEDEF UZAY LİMANI İŞLETMESİ KURMAK’
Dördüncü hedefin uzaya erişimi sağlamak ve bir uzay limanı işletmesi kurmak olduğunu bildiren Erdoğan, “Uzayda bağımsız güç olmanın yolu uzaya erişimden geçiyor. Yerli ve milli roketlerimizi, dünya yörüngesine ağır faydalı yük taşıyabilecek olgunluğa eriştirmemiz gerekiyor. İnşallah bunu da başaracağız. En önemlisi de bir uzay limanı işletmesine sahip olmaktır. Türkiye’nin coğrafi konumu, ticari karlılık bakımından faydalı yük taşıyacak bir uzay limanı işletmesi kurmaya şu an itibariyle uygun değildir. Bu nedenle uzay limanımızı, en uygun coğrafyalardaki dost ve müttefik ülkelerle birlikte kurmayı planlıyoruz. Uluslararası işbirlikleriyle bu misyonumuzu da en kısa sürede hayata geçirmekte kararlıyız” diye konuştu.
Beşinci hedefin uzay havası ya da meteorolojisi olarak tabir edilen alana yatırım yaparak uzaydaki yetkinliğimizi artırmak olduğunu belirten Erdoğan, “Uzayda ortaya çıkabilecek değişimler, hayat alanımızı ve yer tabanlı teknolojik sistemleri olumsuz etkileme potansiyeline sahiptir. Kablosuz yayınlar, haberleşme ve navigasyon sistemleri, elektrik şebekeleri ve petrol boru hatları bu değişimden ciddi zararlar görebiliyor. Tüm bu etkileri izlemek ve modellemek üzere uzay havasına yönelik çalışmalar yürüteceğiz. Bu sayede özellikle de ülkemizin yeryüzü ve gökyüzündeki operasyonlarını daha güvenli hale getireceğiz” dedi.
‘SAVUNMA SANAYİNDEKİ BAŞARILARI UZAY ALANINA TAŞIYACAĞIZ’
Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:
“Altıncı hedefimiz, Türkiye’yi astronomik gözlemler ve uzay nesnelerinin yerden takibi konularında daha ileri bir seviyeye ulaştırmaktır. Bu alanda artacak kabiliyetlerimiz sayesinde, dünya yörüngesindeki nesnelerin kayıt altına alınması ve takibine katkı sunacağız. Bu misyona yönelik hali hazırda alt yapılarımız mevcuttur. TÜBİTAK Ulusal Gözlemevi ile Doğu Anadolu Gözlemevi’ni birbirine entegre ederek tek bir ulusal araştırma altyapısı haline dönüştüreceğiz. Ülkemize kazandıracağımız radyo teleskoplar sayesinde bilim insanlarımız sırrı hala çözülememiş hızlı radyo patlamalarını çalışabilecekler. Bu teleskopları tasarlayacak mühendislerimiz, derin uzay programımızın haberleşme altyapısının da temelini atacaklar. Yedinci hedefimiz, ülkemizde uzay sanayi ekosistemini daha da geliştirmektir. Türk mühendisleri, bilim insanları ve müteşebbislerinin uygun altyapıya sahip olduğunda gerekli desteği aldığında neler yapabileceği artık tüm dünyanın malumudur. Savunma sanayinde elde ettiğimiz başarıları, uzay alanına taşıyacak, burada da güçlü ve üretken bir ekosistem oluşmasını sağlayacağız. Uzay Ajansımızın öncülüğünde kısa sürede buradan da yeni başarı hikayeleri çıkacağına inanıyorum.”
‘DOKUZUNCU HEDEF, ETKİN VE YETKİN İNSAN KAYNAĞIMIZI GELİŞTİRMEK’
Uzay Programındaki sekizinci hedefin bir uzay teknoloji geliştirme bölgesi kurmak olduğunu söyleyen Erdoğan, “Sadece uzay alanında uydu geliştirebilen ve üretebilen ender ülkelerden biri olmayı yeterli bulmuyoruz. Türkiye’yi uzay teknolojilerinin tüm alt bileşenlerini, ticari olarak rekabet edebilir şekilde üretebilen bir ülke konumuna getireceğiz. Bu amaçla ODTÜ bünyesinde, yerli ve yabancı yatırımcılara ev sahipliği yapacak bir uzay teknoloji geliştirme bölgesi kuracağız. Burada yatırım yapacak olan firmalarımızı da çeşitli mekanizmalarla destekleyeceğiz. Özel sektörü öncü güç olarak konumlandıracağımız Türkiye Uzay Ajansı’na da ev sahipliği yapacak bu merkezin yerini belirledik. Dokuzuncu hedefimiz, uzay alanında etkin ve yetkin insan kaynağımızı geliştirmektir. Her alanda olduğu gibi, uzay yolculuğumuzun da vazgeçilmezi insandır. Çocuk, genç, araştırmacı, bilim insanı, müteşebbis, teknisyen, mühendis ve diğer tüm kesimleriyle toplumumuzda uzay farkındalığını artırmak için ne gerekiyorsa yapacağız. YÖK ve MEB başta olmak üzere, ilgili kuruluşlarımızla özel programlar oluşturacak, bu alandaki nitelikli insan kaynağımızı artıracağız” diye konuştu.
‘ONUNCU HEDEFİMİZ BİR TÜRK VATANDAŞINI UZAYA GÖNDERMEKTİR’
Cumhurbaşkanı Erdoğan programdaki onuncu hedefi de şöyle açıkladı:
“Onuncu ve son hedefimiz, bir Türk vatandaşını uzaya göndermektir. Eminim ki birçok kişi bu hayali kurarak büyümüştür. Hatta belki aranızda hala bu hayalini sürdürenler var. Hatta hatta belki bayanlardan bile ‘ben adayım’ diyenler var. Uzaya bir vatandaşımızı göndermeyi elbette bir turistik gezi olarak değil, gelecek nesillere yol gösterecek bir bilim misyonu olarak tasarlıyoruz. Uzaya gitme niteliklerine sahip bir kişiyi, gönüllüler arasından seçerek gerekli eğitimleri almasını sağlayacak ve uzaya göndereceğiz. Bu sayede uluslararası uzay istasyonunun alt yapısından yararlanarak bilimsel deney yapma imkanına kavuşacağız. Tabi benim özellikle burada bir şerhim var. Madem ki bir vatandaşımız uzaya gidecek, artık astronot ya da kozmonot kelimelerine bir Türkçe karşılık bulmamız gerekiyor. Biliyorsunuz, bu bizim hassas noktamız. Buradan dilbilimcilerimize bir çağrıda bulunuyor ve diyorum ki; gelin Türk uzay yolcularına Türkçe bir isim bulalım. Tabi yalnızca dilbilimciler değil, 83 milyon vatandaşımız da özgün fikirleriyle bu arayışa ortak olabilir.”
‘HEDEFLERİ BİZZAT TAKİP EDECEK, DESTEK OLACAĞIM’
Sayılan bu hedeflerin her birinin iddialı ve zorlayıcı olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ama bunların hepsi de ayakları yere basan hedeflerdir. Türkiye’nin bu devrimi gerçekleştireceğinden, uzay yarışında güçlü bir aktör olarak yerini alacağından en ufak bir şüphe duymuyorum. Türkiye Uzay Ajansı’nın geliştireceği projeleri, Milli Uzay Programı’ndaki hedefleri bizzat takip edecek, destek olacağım. Bu doğrultuda çalışmalar yürüten tüm akademisyen, girişimci ve vatandaşlarımızın hedeflerimize ulaşmamıza katkı sağlamasına imkan sağlayacak çağrılar açacak, yarışmalar düzenleyeceğiz. Milli Teknoloji Hamlesi ruhuyla genç yaşlı demeden, tüm vatandaşlarımızdan bu alandaki çalışmalara yüksek düzeyde katılım ve sahiplenme bekliyorum. İnşallah devlet millet el ele verecek, göklere en çok yakışan ay yıldızlı bayrağımızı hak ettiği yerlere taşıyacağız. Ayağımız dünyada, gözümüz uzayda olacak. Kökümüz dünyada, dallarımız göklerde olacaktır” dedi.
PROGRAM KAPSAMINDA 4 PROTOKOL VE SÖZLEŞME İMZALANDI
Konuşmasının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank TUA’nın marka tescil belgesini takdim etti. Daha sonra Milli Uzay Programı kapsamında 4 protokol ve sözleşmenin imza töreni gerçekleştirildi. Törende TUA koordinasyonunda TUSAŞ, TÜRKSAT ve TÜBİTAK Uzay arasında ‘Milli Uydu Üretim Şirketi’ kurulmasına ilişkin protokol, TUA ile İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) arasında ‘Havacılık ve Uzay Teknolojileri Alanlarında Bilimsel ve Teknolojik İş Birliği’ protokolü, TUA, Sabancı Üniversitesi ve TÜBİTAK Uzay arasında ‘Artırılmış X Işını Zamanlama ve Polarimetri Uydusu Geniş Alan İzleme Uygulama Yazılımı Proje Sözleşmesi’ ile TUA, ODTÜ ve ODTÜ Teknokent arasında kurulacak ‘Uzay Teknoloji Geliştirme Bölgesinde Ortak Ar-Ge ve Teknoloji Geliştirme Çalışmaları Yapılması ve İşbirliği Protokolü’ imzalandı.
Öte yandan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Milli Uzay Programı’nı açıklamasıyla, Şanlıurfa’da Göbeklitepe yakınlarında bulunan ve üzerinde Göktürk alfabesiyle, ‘Gökyüzüne Bak, Ayı Gör’ yazılı metal bloğun gizemi de ortaya çıkmış oldu.