Bakalım bu üniversiteyi tanıyabilecek misiniz?

0
172

Gaziantep Üniversitesi (GAÜN) eski rektörü Prof. Dr. Ali Gür, tartışmalı kararları ve kamuoyunda tepkilere yol açan uygulamaları ile gündemden düşmeyen GAÜN Rektörü Prof. Dr. Arif Özaydın’a yönelik eleştirilerine bir yenisini daha ekleyerek, “Bakalım bu üniversiteyi tanıyabilecek misiniz?” diye sordu.

Prof. Dr. Ali Gür, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımında; Gaziantep Üniversitesi Şahinbey Araştırma ve Uygulama Hastanesi’nde yaşanan olaylarla ilgili, şu ifadeleri kullandı:
Bakalım bu üniversiteyi tanıyabilecek misiniz?
✅Bir üniversite hastanesi düşünün…
✅4-D’li personeller üniversite yönetiminin imzaladığı sözleşme gereği sendikal haklarından kaynaklı ek mesai ve risk primlerini uzun bir süredir bir türlü alamıyorlar. Personeller ve sendika temsilcileri en alttaki sorumlu birimden başhekime, sağlıktan sorumlu rektör yardımcısına ve nihayet rektöre kadar dertlerini anlatmak için başvuruyorlar ancak muhatap alınmadıkları gibi kapılar yüzlerine kapatılıyor ve haklarını arayacaklarını söylediklerinde de mahkemeye değil nereye giderseniz gidin denilerek tehdit ediliyorlar.
✅Bir türlü muhatap bulamayınca son çare mahkemeye başvuruyorlar ve davaları kazanmaya başlıyorlar. Artık paralarının ödeneceğini beklerken yine alamıyorlar ve greve gidiyorlar.
✅Yönetimin para yok devlet para göndermiyor savunmalarının gerçek olmadığı ve devletin parayı gönderdiği ancak paraların başka yerlere harcandığı açığa çıkınca kamuoyunun da baskısı üzerine günü kurtarmak adına yapılan toplantı sonunda alelacele alacaklarının bir kısmı ödeniyor ve kalanında en kısa sürede ödeneceği söyleniyor.
✅Aradan aylar geçiyor ve yine ödeme yapılmıyor.
✅Asgari ücretli personellerin uzun zamandır biriken alın terlerinin karşılığı alacakları enflasyon karşısında eriyip gidiyor. Yine de bugün- yarın alırız ümidiyle sabrediyorlar.
✅Ancak mahkemeleri kazanmalarına rağmen alacakları ödenmeyince sabırları tükeniyor ve sendika temsilcileri ile birlikte grev kararı alıyorlar.
✅Bu kararı duyan yönetim, birim sorumluları üzerinden personelleri toplayıp tehdit ediyor. Hatta alacakları ödenmediği gibi cezalandırmak ve caydırmak için kamu zararını da göze alıp absürt bir kararla poliklinik sekreterlerine kapalı olduğu halde cumartesi 8.00-17.00 mesai zorunluluğu getiren başhekim imzalı yazı gönderiliyor.
✅Personeller bu kararı hayretle karşılıyor ve protesto kararı alıp, 18 Aralık gününe kadar alacakları ödenmediği takdirde süresiz iş bırakacaklarını kamuoyuna duyuruyorlar.
✅Personeller arasında infial çıkınca, konu kamuoyuna mal olup TBMM gündemine gelince o zamana kadar personeli muhatap almayan yöneticiler bir anda sorumluluğu birbirine atmaya başlıyorlar.
✅Başhekim ben izindeydim haberim yok diyerek kendi imzası ile gönderdiği resmi yazıyı unutuyor(!)
✅Hastanelerden sorumlu rektör yardımcısı benim hiç haberim yok, üniversiteyi bırakın zaten ben bu şehirde bile pek kalmıyorum diyerek sorumluluğu başkalarına atıyor.
✅Tüm bunlar olurken meseleyi küçümseyen ve üzerine alınmayan rektör sanki aylardır hiç haberi yokmuş ve çözmesi gereken kendisi değilmiş gibi kritik 18 Aralık tarihine 5 gün kala personelleri hastane oditoryumunda toplayıp kurtarıcı aktör rolü oynamaya başlıyor.
✅İlk icraatı da kendi hastaneden sorumlu rektör yardımcısının, başhekiminin ve başmüdürünün altında imzası olan sözleşmeyi inkar ederek geçmiş yönetimin sözleşmeyi imzaladığını ve önceki yönetimin sorununu devraldıklarını söyleyecek kadar ucuz ve gerçek dışı bahaneler sunmak oluyor.
✅İkinci çözümü, “niye mahkemelere gidiyorsunuz, mahkemelere gitmeyin. Mahkemeler sizin 30 yıllık karınızı boşatır, avukatlar sizin paranızı alır” demek oluyor.
✅Üçüncü çözümü, “niye para istiyorsunuz, para istemeyin, sorun enflasyon, ben enflasyonu düşürüyorum” güzellemesi oluyor.
✅Dördüncü çözümü de “niye mahkemeye gidiyorsunuz?” sorusuna karşılık “bizi muhatap almadınız” cevabını veren personeli azarlamak oluyor.
✅Beşinci çözümü, söze başlarken “artık ahlak, edep, saygı kalmamış” serzenişinde bulunarak personelleri baskılamaya çalışıyor. Biz de bu doğru söze katılıyoruz. Gerçekten kalmamış…
✅Altıncı çözümü, “işi bilmeyeni başmüdür, başhekim, rektör yapıyorlar… işinizi yapamıyorsanız bırakıp gideceksiniz” diyerek öz eleştiri yapmak oluyor.
✅Şimdi kamuoyu da kendi tabiriyle yönetmeyi beceremeyen rektörün kendisi hakkında nasıl bir tasarrufta bulunacağını çok merak ediyor.
Bu Üniversiteyi şimdi tanıyabildiniz mi?

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz