Sosyalist Cumhuriyet Partisi (SCP) Başkalık Kurulu Üyesi ve Gaziantep İl Başkanı Murat Soycan, “İşçi sınıfımızın önderleri, ülkenin uçuruma sürüklendiği, emekçilerin kapısına felaketin dayandığı bu günlerinde, günü savmak türünden anmalar, etkinlikler yapmak yerine, bir araya gelmeli, ülkemize ve emekçilere ışık tutmalıdır” dedi.
1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü nedeniyle yazılı bir açıklama yapan SCP Başkalık Kurulu Üyesi ve Gaziantep İl Başkanı Murat Soycan, şu ifadelere yer verdi:
“Son yıllardaki dağınık ve etkisiz 1 Mayıs’lar, öyle görünüyor ki 2024 yılında da tekrarlanacak. Türk-İş Bursa’da, Hak-İş Kocaeli’de, DİSK-KESK-TMMOB-TTB İstanbul’da, Memur-Sen Samsun’da, Türkiye Kamu-Sen ise İzmir’de olacak. Parçalı, zayıf ve ihtiyacı karşılamayan yeni bir 1 Mayıs yaşanacak.
İktidar ise yine bildiğini okuyacak, işçisi ve memuru ile işçi sınıfı ezilmeye devam edecek, emeklinin ve köylünün sahipsizliği sürecek, ülkemizi kahreden sorunlar artacak.
Oysa Türkiye, 1 trilyon 375 TL merkezi yönetim bütçe açığı, 818,2 milyar TL Merkez Bankası zararı, 106,4 milyar dolar dış ticaret açığı ve 1 yılda ödenmek zorunda olunan 225,4 milyar dolar kısa vadeli dış borçla 2024 yılına girdi. İktidar 31 Mart seçiminde kaybedeceğini bilmesine rağmen, emekliye bir kuruş zam yapamayacağını, yani iflasını ilan etti. Ancak, iktidarın piyasacı ve kapitalist fıtratı, ders almasını, sağlıklı çözüm üretmesini engelliyor.
Herkes görüyor ki Türkiye tarihinin en büyük ekonomik krizini yaşamaktadır, daha büyük fırtınalar kapıdadır. Ve fırtına, en çok emekçilerin dünyasını kasıp kavuracaktır.
Nüfusun yüzde 70’inden fazlasını oluşturan işçi ve memurların örgütleri için, bu durum sarsıcı olmalıdır. Yapılması gereken belli… Yakın tarihinde ve hala sıcaklığını koruyor. Üstelik bu dersin sahibi bizzat emekçi örgütlerinin kendisidir.
24 Ocak Kararları, 12 Eylül Amerikan darbesi, 5 Nisan 1994 kararları, 2001 krizinin taşlarını döşedi. Geleceği gören sendika önderleri, 14 Temmuz 1999’da 15 emekçi örgütü ile Emek Platformunu kurdular. 24 Temmuz 1999’da Kızılay Meydanı’nda 400 bin emekçinin katıldığı mitingde yapılması gerekenleri ilan ettiler. Özetle dediler ki,
“Emperyalist dayatmalarını reddedin./ Özelleştirmeleri derhal durdurun!/Kamucu ve halkçı programı yeniden hayata geçirin! / Planlama olmadan olmaz. /Yabancı sermayenin cirit atmasına izin verilemez, ulusal ekonominin ihtiyaçları ölçek olmalıdır./Emperyalist tekellere sınırsız özgürlük merkezleri olan Serbest Bölgeler kapatılsın./Dışarıya akan kaynaklar durdurulsun, Türk köylüsü, Türk tarımı desteklensin”.
Emek Platformu 24-25 Mart 2001 günlerinde “Emek Politikaları Sempozyumu” düzenledi. Daha sonra 11 sayfalık broşür olan saptamaları, yazılı olarak Başbakan’a verdiler.
9 yıl süren Emek Platformu 2008’de dağılıncaya kadar emekçilerin birliğinin nasıl ve hangi eksende olması gerektiğine dair büyük bir tecrübe bıraktı.
O gün ülkeyi krize sürükleyen politikalar, bugün daha da vahşi uygulanmaktadır. O gün Türkiye’ye ışık tutan Emek Plaftormu, bugün daha da kaçınılmaz ihtiyaçtır.
İşçi sınıfımızın önderleri, ülkenin uçuruma sürüklendiği, emekçilerin kapısına felaketin dayandığı bu günlerinde, günü savmak türünden anmalar, etkinlikler yapmak yerine, bir araya gelmeli, ülkemize ve emekçilere ışık tutmalıdır.
Arkamızda büyük tecrübeler var.
Kapitalist dünyanın dev ülkelerinin krizde boğulduğu 1929’da, savaştan çıkmış bu yoksul ülkenin yarattığı zaferler var.
2001 yılında, işçisi, memuru, mühendisi, doktoru, veterineri, muhasebecisi, ziraatçısı, emeklisi ile Türkiye’nin en büyük 15 emekçi örgütünün “Emek Platformu” adıyla yarattığı birlik ve ürettikleri “Emek Politikaları” var.
2024 yılı 1 Mayıs’ının emekçilerimiz için son dağınıklık, son programsızlık olmasını, emekçi örgütlerimizin daha dün başardıkları bu büyük deneyimi hatırlamalarını diliyoruz.
İnanıyor ve biliyoruz ki milletimiz ve emekçilerimiz, her beladan çıkacak tecrübeye ve güce sahiptir. Yaptıklarımızı hatırlamak yeter!
Yaşasın 1 Mayıs!
Yaşasın tam bağımsız, demokratik, kamucu, halkçı ve laik Türkiye!”