HÜDA PAR Gaziantep İl Başkanı Faruk Göçer, Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremleri sonrası ağır hasar tespiti yapılan ve boşaltılan binaların oluşturdukları risk nedeniyle yıkım çalışmalarının hızlandırılması çağrısında bulundu.
Her hafta Gaziantep halkının yaşadığı önemli bir sorunu gündeme getirerek çözüm önerilerini sunan HÜDA PAR Gaziantep İl Başkanı Göçer, bu hafta da Kahramanmaraş merkezli depremlerin büyük bir yıkıma yol açtığı Gaziantep’teki ağır ve orta hasar raporlu binaların akıbetini gündeme taşıdı.
Kahramanmaraş merkezli büyük depremler sonrası Gaziantep’in Nurdağı ve İslahiye ilçelerinde büyük yıkımın yaşandığına dikkat çeken Göçer, kent merkezinde de birçok binanın ağır ve orta hasarlı olduğunu ifade etti.
Kahramanmaraş merkezli büyük depremlerin ardından acil yıkılması gereken binaların yıkım işlemleri gerçekleşirken kent merkezinde bulunan ağır ve orta hasarlı binalar hakkında vatandaşın kafasının çok karışık olduğunu ifade eden Göçer, depremlerin üzerinden geçen 5 aylık zamana rağmen yıkım çalışmalarının başlamamasının depremzedelerin yaşadığı mağduriyeti bir kat daha arttığına dikkat çekti.
Kentte yapılan çalışmalarda hasar gören binaların tespit edilerek yıkım kararı alınmasına rağmen, ağır hasarlı binaların yıkım çalışmasının yavaş ilerlemesinin çevre ve etrafından geçen vatandaşlar için tehlike arz ettiğini belirten Göçer, bir an önce yetkililerin bu duruma müdahale etmesi gerektiğini söyledi.
Yıkılmayan ağır hasarlı binaların tehlikeye yol açtığını belirten Göçer, 6 Şubat depreminde evi ağır ve orta hasarlı olarak tespit edilen on binlerce vatandaşın tedirgin şekilde beklediğine dikkat çekti.
Ağır ve orta hasarlı binaların hırsızların ve uyuşturucu madde kullananların mekanı haline geldiğini ve vatandaşlardan bu konuda çok sayıda şikayet aldıklarını ifade eden Göçer, bir an önce ağır ve orta hasarlı binalarla ilgili kamuoyundaki endişelerin giderilmesi gerektiğini söyledi.
Türkiye bir deprem ülkesi olduğunu ifade eden Göçer, “Türkiye’de 6 Şubat’ta çok ağır bir deprem yaşadık, deprem bu 11 ilimizi kapsayan bir depremdi. bu depremde çok ciddi manada can ve mal kaybına uğradık. Depremlerde vefat eden vatandaşlarımıza Allah-u Teala rahmet etsin. Yaralılarımız ve zor durumda olan insanlarımız var; onlara da acil şifalar diliyoruz.” dedi.
“Vatandaş yetkililerden cevap bekliyor”
6 Şubat’ta meydana gelen depremler sonrası halen yıkılmayan ağır hasarlı binaların tehlike saçtığını belirten Göçer, “Evet belki depremin ilk anı atlatıldı, daha sonra çalışmalara devam edildi. Arama kurtarma çalışmalarıyla beraber ciddi manada yoğun tempo ile hem halk hem devlet olarak gerçekten bu işe ciddi manada bir ehemmiyet önem verildi. Tabi önemli olan deprem sonrasındaki süreçtir. Gaziantep’te 15 bine yakın bina yıkılacak. Yani 15 bin ağır hasarlı binalarımız var. Tabi ağır hasarlı binalarımız olduğu gibi orta hasarlı binalarımız da var. Ortalama 5-6 bine yakın orta hasarlı bina olduğuna göre 19-20 bine yakın binamız şu anda metruk durumda ve ne olacağı kesin olmayan binalar var. Elbette bizim de önceliğimiz Nurdağı ve İslahiye’deki vatandaşlarımızın mağduriyetini giderebilmektir. Şu anda çok güçlü bir şekilde konut yapılıyor ve bu konutlarla beraber gerçekten vatandaşlarımızın mağduriyeti giderilmeye çalışılıyor. Elbette Gaziantep merkezine baktığımızda yıkılan binalarımızda can kaybı az olmasına rağmen ama maalesef ağır hasarlı olan binalarımızda var. Bu binalarımızın sonucu ne olacak? Vatandaş, ‘ne yapacağız, bu binalar yıkılacak mı? Yıkılacaksa malum çevrede halen sağlam olan veya az hasarlı olan binalarımız var. Bu binaların akıbetinden dolayı bizim binalarımız bir risk görebilir mi?’ şeklinde birçok soru var. Vatandaş yetkililerden cevap bekliyor.” ifadelerini kullandı.
“Ağır ve orta hasarlı binalar hırsızlar ile madde bağımlılarının mekanı olmuş”
Depremin üzerinden aylar geçmesine rağmen yıkımı beklenen binaların şu ana kadar can ve mal güvenliği açısından risk teşkil ettiğini, metruklaşan bu yapıların hırsızların ve madde bağımlılarının mekanı haline gelmesiyle asayiş bakımından tehlike oluşturmaya başladığına dikkat çeken Göçer, “Metruk bırakılan binalar şu anda uyuşturucuların mekanı haline gelmiş. Vatandaş, ‘çocuklarımızı sokağa, parka ve bakkala gönderdiğimizde korkuyoruz’ diyor. Bundan dolayı ağır hasarlı binaların bir an önce yıkılması lazım. Doğrudur belki yoğunluğumuz depremin asıl bölgesi olan Nurdağı ve İslahiye’dir ama bununla beraber bu binaların da bir an önce yıkılması lazım.” şeklinde konuştu.
Ağır hasarlı binaların risk oluşturduğunu belirten Göçer, geçtiğimiz haftalarda Gaziantep’te yıkılan hasarlı bir binanın altında kalan 5 işçinin yaralandığını hatırlatarak şunları söyledi:
“Allah korusun herhangi bir depremde bu binalar yıkılırsa ciddi risk olur. Yıkılmayan binalar can ve mal kaybına neden olur. Biz bunun olmasını istemiyoruz. İnsanımız bizim için çok kıymetli, çok değerli. Bundan dolayı bu binalar yıkılacaksa acilen bir karar alınıp hemen yıkılması lazım.”
“Binaları orta hasarlı olan vatandaşlarımız çok mağdur”
Orta hasarlı binalarla ilgili bir planlamanın olması gerektiğini dile getiren Göçer, “Binası orta hasarlı olan kişi kendi binasına geçemiyor. Binasına geçemediğinden dolayı bu sefer işyeri veya kiralık daire aramak zorunda kalıyor. Gaziantep zaten çok ciddi manada göç alan bir ilimiz. Zaten biz hem daire hem de dükkan konusunda çok sıkıntı çekiyorduk. Çünkü kiralık konut yoktu. Kiralık ev bulunamayınca hem konut hem de kiralık daire fiyatları artıyor. Konut fiyatları ve kiralık dairelerin fiyatı 4-5 katına çıktı. Vatandaşımızın mağduriyeti daha fazla oluşuyor. Şu anda orta hasarlı binaların akıbeti konusunda vatandaş, ‘biz ne yapacağız? Binamıza geçecek miyiz yoksa mı kalacak mıyız? Geçeceksek bir an önce geçmemiz lazım. Zaten kiralık daire bulunmamasından dolayı mağduruz. Bir an önce binamıza geçip geçebilmemiz lazım’ diyorlar.” diye konuştu.
Gaziantep’te 5 bin civarında orta hasarlı binanın olduğunu belirten Göçer, “Orta hasarlı binaların güçlendirilmesi veya analiz sonuçlarına göre yıkılması gündeme geldi. Yeni mimari açısından baktığımızda yatay bir mimari söz konusu. Yatay mimaride ciddi manada kapalı alanda bir hak kaybı oluşacak. Bu hak kaybını vatandaş nasıl karşılayacak?” diye sordu.
“Ağır hasarlı binalar tehlike arz ediyor”
Ağır hasarlı binaların yoğun olduğu mahallelerde evi hasar görmeyen vatandaşların da hasarlı binaların yıkılma tehlikesi, uyuşturucu ve hırsızlık gibi nedenlerden dolayı evlerini satarak farklı mahalle veya illere taşınmak zorunda kaldığına dikkat çeken Göçer, şunları söyledi:
“Cıvıl cıvıl olması gereken sokaklar boş duruyor. Vatandaş ağır hasarlı binaların yanındaki binalardan çıkmak istiyor. çoğu binada ‘satılık’ yazılıyor. Çünkü bu bölgenin şöyle bir riski var; ağır hasarlı binaların çokluğundan dolayı sağlam olan binalarda Allah korusun zarar görebileceğinden dolayı vatandaş kendi can güvenliğinin derdine düşmek zorundadır. Evet, bu binalar yıkılacaksa bir an önce yıkılmalıdır. Sağlam binalardaki vatandaşlarımızın rahat bir şekilde kendi evine geçebilmesi lazım. Vatandaşımız evine geçebildiğinden dolayı bu mahallelerde çok göç olmamış olacak. Ama maalesef şu anda ağır hasarlı binalar risk oluşturduğundan dolayı vatandaş evini satılığa çıkartıp mahallesini terk ediyor. Böyle olunca da ev ihtiyacı çoğalıyor. Vatandaş hem kiralık ev bulamıyor hem de ev bulsa bile fiyatı çok yüksek. Yani vatandaşın mağduriyeti gittikçe artıyor. Bundan dolayı bir an önce ağır hasarlı binaların yıkılması ve vatandaşın kendi evine rahat bir şekilde geçmesi lazım.”