Hasan Celal Güzel’in ibretlik yazısı gündem oldu

0
579

19 Mart 2018 tarihinde hayatını kaybeden Hasan Celal Güzel’in Sabah gazetesinde “Meğer ben ne enayiymişim!..” başlıklı yazısı, 14 Mayıs seçimleri öncesi yeniden gündem oldu. Bugün milletvekili aday adaylığına makam ve mülk edinmek amacıyla başvuranlara karşı yazılan Güzel’in yazısı halen geçerliliğini koruyor…

Türkiye’nin en genç Başbakanlık Müsteşarı unvanını alarak başarılı bir bürokratlık dönemi geçiren ve 1986’da Anavatan Partisi’nde başladığı siyasi yaşamında önemli görevler üstlenen Hasan Celal Güzel’in vefatının üzerinden 5 yıl geçti.
19 Mart 2018 tarihinde hayatını kaybeden Hasan Celal Güzel’in Sabah gazetesinde “Meğer ben ne enayiymişim!..” başlıklı yazısı yeniden gündem oldu.
“Sayın Milletvekillerine ithaf olunur” diyerek başladığı yazısında Güzel, “Benim anladığım mânâda siyasete ‘Zengin girilir, fakir çıkılır’. Biz enayiler, devlet hizmetini ve siyaseti böyle anlıyoruz. Siyasî hayatımda önüme çıkan yüzlerce fırsatı teperek mal mülk edinmedim” diye yazmıştı.
Bugün milletvekili aday adaylığına makam ve mülk edinmek amacıyla başvuranlara karşı yazılan Güzel’in yazısı halen geçerliliğini koruyor.
İşte o yazı:
Sayın Milletvekillerine ithaf olunur- Efendim, artık 68 yaşında, su katılmamış bir avanak, hakikî bir budala ve gayrikabil-i ıslah bir ‘enayi’ olduğumu itiraf ediyorum. Bana küçük yaşımdan itibaren ‘beytülmal’ın mukaddesliğini öğretmişlerdi. Hiç kimse ‘Devlet malı deniz, yemeyen domuz’ dememişti.
Bütün ömrüm tâbir-i âmiyanesiyle ‘eşşek gibi’ çalışmakla geçti. Çalışma hayatımda tek gün dahi izin kullanmadım. Bir gece bile doyasıya uyuyamadım. Kimileri bana ‘uykusuz müsteşar’ adını takıp uçup kaçtığımı söylerdi ama ‘Ne akılsız adam yahu!’ şeklindeki fısıltılar, her gün yüzlerce telefon konuşmasıyla çınlayan kulaklarıma kadar gelirdi.
Üzerinde ‘T.C. Hükümeti’ yazan kurşun kalemleri, silgileri ve kâğıtları, sadece resmî hizmetlerde, âdeta okşar gibi incitmemeye çalışarak kullanırdım. Çocuklarım devlet malına ellerini dahi süremezlerdi. Plakaları kırmızı ve siyah renkli resmî arabalara bir defa dahi binmediler. Yüzlerine bakmaya kıyamadığım Mustafam ve Elifim, bir saat daha az uyuyup belediye otobüsleri ve okul servisleriyle okula gittikleri esnada, bendeniz müsteşarlık ve bakanlık yapıyordum. Bırakınız eşime araba tahsis etmeyi, evde devletin personelini çalıştırmayı; idarecilik ve siyaset hayatımda lojmanda oturmadım. Koruma görevlisi de kullanmadım. Arabamın önünde ve arkasında fiyakalı eskortlar hiç bulunmadı.
Meğer ben ne enayiymişim!…
**
Yaptığım enayiliklerin haddi hesabı yoktur… Meselâ, bendeniz milletvekiliyken -birkaç zarurî toplantı dışında- Meclis lokantasında yemek yemezdim. Zira, burada çalışanlar kamu personeliydi ve çok ucuz olan yemekler milletin kesesinden sübvanse ediliyordu. Sonra, çok beğendiğim halde, aynı gerekçelerle TBMM Sigarası da içmedim. Ceplerim şıkır şıkır metal jetonlarla dolu olarak dolaşır, özel görüşmelerimi kulisteki ankesörlü telefonlarla yapardım. O zaman ‘beleş’ cep telefonlarımız da yoktu.
Hiçbir hediyeyi kabul etmez; ya reddeder veya demirbaşa kaydettirerek devlete intikal ettirirdim. Yıllarca üst yöneticilik, müsteşarlık, bakanlık yaptım; hâlen evimde bu dönemlere ait -bronz plaketler dışındatek bir hatıra eşya göremezsiniz.
Benim anladığım mânâda siyasete ‘Zengin girilir, fakir çıkılır’. Biz enayiler, devlet hizmetini ve siyaseti böyle anlıyoruz. Siyasî hayatımda önüme çıkan yüzlerce fırsatı teperek mal mülk edinmedim. Bilâkis, ANAP’taki Genel Başkanlık mücadelesinde, Bond çantalarda getirilen paraları reddederek, eşimin SSK kredisiyle aldığı Oran’daki daireyi; YDP’nin kuruluşunda da babamdan kalan Malatya’daki ev ile dedemden kalan Gaziantep’teki evin bana düşen hisselerini harcadım.
Bu arada, eşimin uzmanlığıyla ve alınteriyle hak ettiği ‘Vakıflar Genel Müdürü’ olarak tayin kararnamesini, nasıl engellediğimi de unutmayayım.
Sadece bununla kalsa neyse… ANAP döneminde, şiddetle muhalefetime rağmen çıkarılan ‘kıyak emekliliği’ reddedip tek maaşa devam ettim. Bu haksız uygulama hâlen devam ediyor. Başbakanlık Müsteşarı’yken, milletvekili maaşlarının buna göre ayarlanmasını gerekçe göstererek kendim için sözleşme yapmadım ve üç yıl müddetle emrimdeki daire başkanlarından bile daha az maaş aldım.
Meğer ben ne enayiymişim!…
**
Şimdi 70’ine merdiven dayadım. Hâlâ kirada oturuyorum. Kendime ait tek mülküm kitaplarım… Yani, sizin anlayacağınız, gerçek anlamda ‘Dikili ağacım dahi yok’. Hizmet hayatım boyunca, muhatabımın bıyık altından gülerek dinlediği, ‘Bu fukara millete ben bu masrafı hiç yaptırır mıyım?’ lâfım vardı.
Sevgili okuyucularım, bu yazdıklarımı okuyup da sakın bütün bunlardan pişmanlık duyduğumu sanmayınız. Enayilik öylesine içime işlemiş ki geriye dönmek mümkün olabilse gene aynısını yapardım.
Beni bütün ‘enayiliğime’ rağmen kimseye muhtaç etmeyen Yüce Allah’ıma hamd ediyorum.
HASAN CELAL GÜZEL KİMDİR?
Ağır akciğer enfeksiyonuna bağlı olarak gelişen solunum yetmezliği nedeniyle 19 Mart 2018’de hayatını kaybeden Hasan Celal Güzel, 1945 yılında Gaziantep’te doğdu.
İlk ve orta öğrenimini Malatya’da tamamlayan Güzel, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat ve Maliye Bölümü’nden mezun oldu.
Makro ekonomi alanında “Türkiye’nin İktisadi Büyüme Modelleri” adlı tezini veren Güzel, Devlet Planlama Teşkilatında (DPT) çeşitli ekonomik ve sosyal sektörlerde uzman yardımcısı, uzman ve sektör sorumlusu olarak çalıştı.
38 YAŞINDA MÜSTEŞAR OLDU
Güzel, Başbakanlık Müşavirliği, Başbakanlık Ekonomik ve Sosyal İşler Başkanlığı, İZDK Genel Müdür Yardımcılığı, İçişleri Bakanlığı Müşavirliği ve Müsteşar Yardımcılığı, DPT Genel Sekreterliği ve Müsteşar Vekilliği, Başbakanlık Müsteşar Yardımcılığı gibi görevlerde bulundu.
Turgut Özal hükümetinde, 24 Ocak 1980’de, ekonomik istikrar tedbirlerinin alınmasında önemli rol oynayan Güzel, 1983 yılında 38 yaşında Türkiye’nin en genç Başbakanlık Müsteşarı oldu.
Özal’ın ısrarı ile 1986 yılı ara seçimlerinde, ANAP’tan Gaziantep milletvekili adayı olan Güzel, o dönemi, “Milletvekili adayı olunca, evvela ne yapacağımı, nereden başlayacağımı şaşırdım. Sonra kendimi caddelerde, sokaklarda, kahvehanelerde buldum. Yakaladığıma sarılıyor, elini sıkıyor, öpüyordum.” sözleriyle anlattı.
“TANK HASAN”
O seçimler sırasında Özal, kendi bildiğinden şaşmayan tavrı nedeniyle Güzel’e “Tank Hasan” lakabını taktı.
Güzel’in bu tavrı, 1999 yılında cezaevine girerken yaptığı, “Ömrümün sonuna kadar cezaevinde kalacağımı bilsem aynı görüşlerimi daha net bir şekilde ifade etmeye devam edeceğim, kimseden korkum yok” açıklamasına da yansıdı.
Hasan Celal Güzel, 28 Şubat döneminde, Meclis’te sandalyesi bulunmamasına karşın, 23 Kasım 1992’de kurduğu Yeniden Doğuş Partisi’nin Genel Başkanı olarak mücadele verdi.
Güzel, 28 Şubat’taki Milli Güvenlik Kurulu kararlarından 5 ay sonra 28 Temmuz 1997’de beş klasörle birlikte darbeci olduğunu iddia ettiği askerler hakkında suç duyurusunda bulundu.
28 Şubat 1997 tarihli Milli Güvenlik Kurulu kararlarının uygulanıp uygulanmadığını denetim amacıyla kurulan Batı Çalışma Grubuna karşı Demokrasi Çalışma Grubu’nu kuran Güzel, 3,5 yılda 500 bin kilometre yol yaptı, bin 276 konferans verdi, 10 binin üzerinde konuşma yaptı ve 28 Şubat’ta yaşananları anlattı.
Hakkında 28 Şubat sürecinde, dönemin Ağır Ceza Mahkemesi ve Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde çok sayıda dava açılan Güzel, duruşmaları tek takip ederek savunmasını geniş kitlelerle yaptı.
“İKTİDARA GELİRSEK, BUNUN HESABINI SORACAĞIZ SİZDEN”
Kayseri’de yapılan insan hakları mitinginde, eski bir Milli Eğitim Bakanı olarak başörtülü kızların haklarını savunan Güzel, “Biz iktidara gelirsek, bunun hesabını soracağız sizden” dediği için “halkı isyana teşvik”ten Türk Ceza Kanunu’nun 312. maddesi gereğince 4 ay 26 gün hapse mahkum oldu. Güzel, daha sonra bir röportajında bu dönemi, “Hayatımın en şerefli işi” sözleriyle anlattı.
16 Aralık 1999’da cezasını çekmek üzere Ayaş Cezaevine giren Güzel, eski Başbakanlık Müsteşarı sıfatı dolayısıyla kendisine tahsis edilen makam aracını da bu süreçte iade etti.
Ayaş Cezaevi’nden 10 Mayıs 2000’de tahliye olan Güzel’in hakkında açılan birçok dava ve kesinleşen ceza, kamuoyunda “Rahşan affı” olarak bilinen 4616 Sayılı Kanun’un 22 Aralık 2000’de yürürlüğe girmesiyle düştü.
AKADEMİK ÇALIŞMALARA ÖNEM VERDİ
1994’te “Yeni Türkiye Stratejik Araştırma Merkezi”ni kuran Güzel, “Yeni Türkiye” isimli 2 aylık akademik dergiyi yayımlamaya başladı. Yeni Türkiye, kısa zamanda bir okul haline geldi. 2015 yılı sonuna kadar 7 binin üzerinde akademik makale ve 68 bin sayfalık dev bir külliyat ortaya çıkarıldı.
Fizik tedavi için gittiği Denizli’deki bir termal otelde 18 Mart 2018’de rahatsızlanan Hasan Celal Güzel, durumu ağırlaşınca ambulans helikopterle Ankara’ya sevk edildi. Ankara’daki Güven Hastanesi’nde tedavi altına alınan Güzel, 19 Mart 2018’de akciğer enfeksiyonuna bağlı olarak gelişen solunum yetmezliği nedeniyle 73 yaşında yaşamını yitirdi. Hasan Celal Güzel için 20 Mart günü Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde devlet töreni düzenlendi.
Hacı Bayram Camii’nde kılınan cenaze namazının ardından Güzel’in naaşı, Gölbaşı Mezarlığı’na defnedildi.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz