Kemoterapi alan hastalarda koronavirüs tedavisi

0
228

Hastalığın vücut direnci iyi olanlarda kendiliğinden düzelebilirdiğini söyleyen Emsey Hospital Onkoloji uzmanı Prof.Dr.Hakan Karagöl, kanser hastaları gibi vücut direnci düşük kişilerde, bağışıklık sistemindeki baskılanma nedeniyle enfeksiyonun daha tehlikeli olabileceğinin altını çizdi.

TEDAVİ ŞEKLİ ÖNEMLİ

Virüsün genellikle 3 ile 14 gün arasında olduğu düşünülen kuluçka süresi sonrasında yüksek ateş, boğaz ağrısı, burun akıntısı, öksürük, nefes darlığı ile kendini belli ettiğini söyleyen Onkoloji uzmanı Prof. Dr. Hakan Karagöl, tedaviye cevap verilmediği takdirde böbrek yetmezliğine ve hayatın kaybedilmesine kadar gidilebilceğini ifade etti.Prof. Dr. Karagöl; ’’Yapılan tedavilere bağlı bağışıklık sisteminde oluşacak baskılanmalar nedeniyle risk oluşturabileceğinden, yeni tür koronavirüs (COVİD 19) enfeksiyonu şüphesi olan kanser hastalarında (Ateş yüksekliği, öksürük, solunum sıkıntısı ve benzeri) onkoloji doktoru tarafından değerlendirme sonrası tedavi planlamasının tekrar yapılması gerekir’’ dedi.

TEDAVİ ONKOLOJİ HEKİMİ GÖZETİMİNDE YAPILMALI

Yakınlarında ve kendisinde enfeksiyon bulguları olmayan, kan değerleri normal hastalarda, onkoloji doktorunun hastalık bulgularının olup olmadığı yönündeki değerlendirmesi sonrasında başka bir önerisi yok ise tedavi programına ara verilmeden devam etmesi gerekiğini söyleyen Hakana Karagöl, tedavinin onkoloji uzmanının kontrolünden olması gerektiğini vurguladı.

Prof. Dr. Hakan Karagöl, bazı kanser hastalarında ağızdan alınan ilaçların kullanımına yönelik ise şunları söyledi:

‘’Hap şeklinde kemoterapi ilaçları, yeni akıllı küçük moleküllü kanser hapları ile tedavi ev ortamlarında devam etmektedir. Bu hastalarda eğer COVİD 19 enfeksiyonuna bağlı ateş yüksekliği, öksürük, solunum sıkıntısı ve benzeri şikayetler var ise muhakkak onkoloji doktoruna başvurup tedavinin devamı ile ilgili bilgi alınması uygun olacaktır’’ dedi.       

KALABALIK ORTAMLARDAN UZAK DURULMALI

Onkoloji uzmnanı Hakan Karagöl, hastalığa yönelik geliştirilmiş bir tedavi yöntemi olmadığından, hastalıkla iki yöntem ile mücadele yapılabildiğini belirterek şunları söyledi: “Hastalık bulaşma yolları havadan veya hastalık bulaşmış yer ve kişilere temas ile olduğundan; alışveriş merkezleri, toplu taşıma araçları gibi kalabaklık yerlerde enfeksiyonlu insanların bulunabileceği düşünülerek mümkün olduğunca buralardan uzak durmalıdır. Kalabalık ortamlarda bulunma zorunluluğu var ise maske takılmalıdır. Enfeksiyon şüpesi olan insanlarla temastan uzak durmak çok önemlidir. Şüpheli nesnelerle temas oldu ise elleri bol su ve sabun ile en az 30 saniye yıkamak veya dezenfektanlar ile dezenfekte etmek gerekir. İnsanların genel kullanımında olan kapı kolu, telefon gibi yer ve eşyalara temastan sonra hemen elleri bol su ve sabunla en az 30 saniye yıkanmalı, ağız, yüz, burun ve göze elleri yıkamadan dokunulmaması gerekiyor”

VÜCUT DİRENCİNİ ARTTIRMAK GEREKLİ

Anti-oksidan özelliği olan besinlerin fazlaca tüketilmesinin bu dönemde önemli olduğunu ifade eden Prof.Dr. Hakan Karagöl, yaban mersini, kurt üzümü (goji berry), nar, portakal, mandalina, limon, greyfurt, avakado, papaya, kivi gibi tropikal meyveler ve  propolis gibi anti-oksidan arı ürünleri, zencefil, zerdeçal gibi besinlerin bağışıklık sistemini güçlendirme açısından zengin maddeler içerdiğini ancak yaban mersini, kurt üzümü, nar, propolis, greyfurt, zerdeçal gibi bazı kanser türleri ve tedavileri ile etkişen besinleri onkoloji doktoruna danışarak fazla tüketilmesinin uygun olacağını söyledi.

Sebzeler hakkında da bilgi veren Prof. Dr. Hakan Karagöl ‘’bazı sebzeler de farklı mekanizmalar ile bağışklık sistemini uyarmaktadır. Örneğin, vitamin açısından zengin olduğu bilinen, brokoli, karnıbahar, brüksel lahanası, pırasa, soğan, sarmısak, havuç, maydanoz gibi besinler bağışıklık sistemini destekleyen maddeler içermektedirler.” dedi. Akciğer kanseri hastalarının fazla miktarda havuç suyu tüketmelerinin uygun olmadığının altını çizen Dr.Karagöl, bu tür besinlerinde fazla tüketilmesi ile ilgili onkoloji doktorundan bilgi alınmasının doğru olacağını bildirdi. Günlük en az 2 bardak yoğurt, haftada 2 gün balık tüketilmesi gerektiğini belirten Karagöl, kuruyemişlerden ceviz ve bademin ve günde 2 litre su tüketmenin önemli olduğunu hatırlattı.

BİTKİSEL TAKVİYELERLE DESTEKLENEBİLİR

Prof.Dr. Hakan Karagöl, meyankökü, melissa, ada çayı  ve 15 gün süreyle ekinezya bitkisinin çay olarak tüketilmesi bağışıklık sistemini uyardığı için faydalı olabileceğini fakat örneğin melissa, adaçayı gibi bitkilerin bazı kanser türlerinde olumsuz etkileri ve meyan kökünün ise kalp ve böbrek rahatsızlığı olan veya tansiyon yükseklliği bulunan hastalarda tüketilmesinde sakınca olabileceği için onkoloji doktoruna danışılarak kullanılmasının uygun olacağını söyledi. Karagöl ‘’Uyku bağışıklık sisteminin güçlenmesi için en önemli faktörlerden biri, özellikle en geç saat 23.30’da yatılması gerektiğini ve yine  günlük en az 20 dakikalık hafif bir egzersiz veya yürüyüşün muhakkak yapılması gerektiğini vurguladı.

 

Kaynak : DHA gokce.karakose@dha.com.tr (Gökçe Karaköse)

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz