İMO Gaziantep Şube Başkanı Güçyetmez’den deprem yargılamaları için tarihi çağrı!

0
39

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Gaziantep Şube Başkanı Burkay Güçyetmez, deprem yargılamalarıyla ilgili yaptığı açıklamada, adalet, bilim ve hukuk devleti için tarihi bir çağrıda bulundu.
İMO Gaziantep Şube Başkanı Burkay Güçyetmez, Türkiye tarihinin en yıkıcı felaketlerinden biri olan 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki Kahramanmaraş depremlerinin ardından sorumluluğu bulunan herkesin hukuk önünde hesap vermesi gerektiğini vurguladı.
Adil ve bilimsel bir yargılama süreciyle gerçek sorumluların tespit edilmesinin, yalnızca geçmişin hesabı için değil, gelecekte benzer acıların yaşanmaması için de zorunlu olduğunu belirten Güçyetmez, 6 Şubat depremleri sonrası başlayan yargı süreçlerinin adalet duygusunun ve toplumsal vicdanın yeniden inşası süreci olması gerektiğini ifade etti.
Güçyetmez, ancak mevcut uygulamalardaki yapısal sorunların, davaların teknik ve hukuki açıdan sağlıklı yürütülmesine engel teşkil ettiğini kaydetti.
SAHA DENEYİMİ OLMAYAN BİLİRKİŞİLER RAPOR HAZIRLADI
Güçyetmez, deprem yargılamalarının hukuk dışında özel ve teknik bilgi gerektirdiğini belirterek, yargı süreçlerinin bilirkişi raporlarına bağımlı hale geldiğini ve bu raporların yargılamaların sonucunu belirleyecek kadar etkili olduğunu söyledi. Bilirkişi raporlarını hazırlayacak kişilerin yalnızca teorik bilgiye değil, ciddi saha ve uygulama deneyimine sahip olması gerektiğini vurgulayan Güçyetmez, ancak deprem yargılamalarında bu zorunluluğun sistematik olarak göz ardı edildiğini ifade etti.
İnceleme alanında yeterli tecrübesi olmayan, yalnızca üniversitelerde akademisyenlik yapan kişilerin bilirkişi olarak görevlendirildiğini belirten Güçyetmez, bu hatalı yaklaşımın görevlendirmelerin büyük çoğunluğunu üniversitelere yönelttiğini kaydetti. Hukukun gerektirdiği üzere, uzman olmayan kişilerin bilirkişilik görevini kabul etmemesi gerektiğini ifade eden Güçyetmez, ancak pek çok yargılamada bu ilkenin ihlal edildiğini ve adil yargılanma hakkının zedelendiğini dile getirdi.
EKSİK, YETERSİZ VE ZAMAN ZAMAN HATALI RAPORLAR
Hazırlanan bilirkişi raporlarında ciddi bilimsel ve teknik hatalar bulunduğunu belirten Güçyetmez, akreditasyonu olmayan yapısal analiz programlarının kullanıldığını, güncel yazılımların geçmiş yönetmeliklere hatalı uyarlandığını, deprem sonrası örselenmiş beton numuneleriyle dayanım tespit edildiğini, yıkımın gerçek nedenleri ve sorumluluk zinciri ortaya konulmadan kusur tespiti yapıldığını ve alternatif bilimsel görüşlerin dikkate alınmadığını örnek gösterdi.
Bu eksik raporlar nedeniyle yıkımın çok aktörlü yapısının göz ardı edildiğini ve tüm sorumluluğun inşaat mühendislerine yüklendiğini ifade eden Güçyetmez, yargılamalarda alternatif teknik görüşlerin dikkate alınmadan ceza verildiğini belirterek, bu durumun hukuki güvenliği ve bilimsel doğruluğu ortadan kaldırdığını, yargılamayı tek taraflı ve cezaya odaklı hale getirdiğini söyledi.
TÜM SORUMLULUK MESLEKTAŞLARIMIZA YÜKLENEMEZ
Güçyetmez, bu ölçekteki bir depremin yıkımında yalnızca projelendirmenin değil, zemin koşulları, uygulama kalitesi, denetim zaafları, izinsiz müdahaleler, kentsel planlama eksiklikleri, imar afları, kamu denetiminin çöküşü ve karar alıcıların ihmali gibi birçok faktörün etkili olduğunu vurguladı. Devam eden yargı süreçlerinde tüm sorumluluğun inşaat mühendislerine yüklenmesinin kabul edilemez olduğunu belirten Güçyetmez, meslektaşlarının 21 yıla varan ağır cezalarla mahkûm edildiğini ve bu cezaların toplumsal öç alma duygusunu bastırmak amacıyla uygulandığını ifade etti.
Ceza hukukunun amacının intikam olmadığını söyleyen Güçyetmez, aksi halde yargının adalet dağıtan bir mekanizma olmaktan çıkarak cezalandırıcı bir yapıya dönüşeceğini kaydederek, yargılama süreçlerindeki hatalı cezaların yalnızca meslektaşlarını değil, hukuk devletini ve adil yargılanma hakkını tehdit ettiğini vurguladı.
DENETİM VE KARAR MEKANİZMASINDA YER ALANLAR DA YARGILANMALI
Güçyetmez, bir kez daha çağrıda bulunarak şu maddeleri sıraladı:
6 Şubat depremlerinin çok aktörlü niteliği dikkate alınmadan verilen orantısız ve ağır cezalar iptal edilmelidir.
Yargılamalar, bilimsel bilirkişilik ve kusur oranı esas alınarak yürütülmelidir.
Denetim ve karar mekanizmalarında görev alan kamu idareleri ve yöneticiler de yargı önüne çıkarılmalıdır.
Mesleğini iyi niyetle icra eden inşaat mühendisleri hedef gösterilmemelidir.
Hukuksuz kararlar, istinaf ve temyiz süreçlerinde derhal düzeltilmelidir.
Bu çağrının yalnızca bir meslek grubunun değil, toplumsal vicdanın ve hukuk devletinin korunması çabası olduğunu belirten Güçyetmez, inşaat mühendislerinin ülkenin düşmanı değil, altyapısını kuran üretici gücü olduğunu ifade etti.
Güçyetmez, “Bugün susarsak, yarın hep birlikte enkaz altında kalırız” diyerek sözlerini tamamladı.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz